İşaratu-l İcaz | İmanı Bilahiret | 49
(47-52)

Bu tenzil mes’elesi, Kur’ân’ın çok yerlerinde vuku bulmuştur. Ba’zan mâzi, istikbâle misafir gider. Ba’zan da muzari, mâzinin memleketine gelir. Bunda, çok latif bir belâgat vardır. Şöyle ki:

Bir adam, kendisine göre henüz geçmemiş bir şeyi mâziye delâlet eden bir sîga ile işittiği zaman, zihni heyecana gelir, ayılır; anlar ki, muhatab yalnız o değildir. Belki, arkasında muhtelif mesafelerde pek çok ayrı ayrı tâifeler, saflar bulunmakla, kendisine tevcih edilen hitabları, nidaları, İlâhî hitabeleri, arkasında bulunan bütün o tâifeler işitir gibi zihnine gelir.

ye bedel nin zikri: Resûl-i Ekrem (A.S.M.) in teklif edilen risâlet vazifesini cüz’-i ihtiyarîsiyle haml ve kabul etmiş olduğuna ve bu hizmet Cibril tarafından görüldüğünden, Resûl-i Ekrem’in (A.S.M.) daha yüksek olduğuna işârettir. Çünkü da ihtiyar olmadığı gibi, vâsıta-i nüzulün daha yüksek olduğuna delâlet eder. deki zamirin ism-i zâhire tercih sebebi, Kur’ân ve Kur’ân’a âid husûsat husûsunda Hazret-i Muhammed (A.S.M.) yalnız muhatab olup; kelâm, Allah’ın kelâmı olduğuna işârettir.

Bu kelâmın îcaz derecesi, şu zikredilen letâiften anlaşıldı. : Bu gibi sıfatlarda bir teşvik vardır. Ve o teşvikten sami’leri imtisâle sevk eden emirler ve nehiyler doğuyor. Bu cümlenin mâkabliyle nazmına dâir “dört letâif” vardır.

1- Bu cümlenin mâkabline atfı, medlûlün delile olan bir atfıdır. Şöyle ki:

Ey insanlar! Kur’ân’a îman ettiğiniz gibi, kütübü sâbıkaya da îman ediniz. Çünkü Kur’ân, onların sıdkına delil ve şahiddir.

2- Yahut o atf, delilin medlûle olan atfıdır. Şöyle ki: Ey ehl-i kitab! Geçmiş olan enbiyâ ve kitablara îman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (A.S.M.) ile Kur’ân’a da îman ediniz!

Səs yoxdur