İşaratu-l İcaz | Delaili Haşr | 57
(53-63)

Hem yine şâyân-ı dikkattir ki; o madde-i latife, yemeklerin ruhu ve hülâsasıdır. O yemekler, âlem-i anâsırda dağınık menbalardan muntazam bir düstûr ile, mahsus bir nizam ile cem’ ve tahsil edilirler.

İşte bütün bu nizamlar, bu kanunlar, bu intizamlar; hep bir kasd, bir irâde, bir hikmetten çıkıyor. Evet meselâ Habîb’in gözünde yerleşen bir zerrenin, unsur-u havadan veya unsur-u türabdan o gârib, acib tavırlarda, inkılâblarda yaptığı muntazam hareketinden anlaşılır ki; o zerre, toprakta iken Habîb’in gözüne tâyin edilmiş ve bir me’mur gibi mahall-i me’muriyetine muntazaman i’zam kılınmıştır (yükseltilmiştir.)

Evet, fennî bir nazarla dikkat edilirse anlaşılır ki, o zerrenin hareketi, körükörüne, tesadüf eseri değildir. Çünkü, o zerre, hangi mertebeye girerse, o mertebenin nizamına tâbi olur. Ve hangi bir tavra intikal etmiş ise, onun muayyen kanunuyla amel etmiştir. Ve hangi bir tabakaya misafir gitmiş ise, muntazam bir hareket ile sevkedilmiştir.

Hülâsa: Neş’e-i ûlâya dikkat edenin, neş’e-i uhra hakkında tereddüdü kalmaz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın emrettiği gibi: “Neş’e-i ûlâyı gören adam, neş’e-i uhrayı inkâr edebilir mi?” Çünkü: İkinci teşekkül, yâni ikinci yapılış; birinci teşekkülden daha kolaydır. Bunu yapan, onu daha kolay yapar.

Meselâ: Bir fırka askerin ilk teşekkülünde, efrâdın birbiriyle ünsiyetleri, muarefeleri olmadığından ve ta’lim ve terbiye görmemeleri yüzünden, yontulmamış taşlar gibi olduklarından, o efrad o fırkanın bünyesinde yerleştirilinceye kadar çok zahmetler vardır. Fakat ba’de-t teşekkül terhis edilip de bir daha taht-ı silâha da’vet edildiği zaman, pek kolay içtima eder ve fırkayı teşkil ederler. Bu teşekkül, evvelki teşekkülden daha kolay olur.

Kezalik, birbiriyle ülfet peyda eden ve herbirisi yerini tanıyan ve bir derece yontulmuş taşlar gibi kesb-i letâfet eden bedenin zerrâtı, ölüm ile dağıldıktan sonra, haşirde Hâlık’ın izniyle, İsrafil’in borusuyla o zerrât-ı asliye ve esasiye içtimaa da’vet edildikleri zaman, pek kolay içtima ederler ve beden-i insanîyi yine eskisi gibi teşkil ederler. Maahaza kudret-i ezeliyeye nisbeten en büyük, en küçük gibidir; hiçbir şey o kudrete ağır gelemez.

Arkadaş! Zâhire nazaran, haşirde ecza-yı asliye ile ecza-yı zâide birlikte iade edilir. Evet cünüb iken tırnakların, saçların kesilmesi mekruh ve bedenden ayrılan herbir cüz’ün bir yere gömülmesi sünnet olduğu ona işârettir.

Səs yoxdur