İşaratu-l İcaz | Mahiyeti Küfür | 66
(64-71)

Ve keza harf-i tarif olan in ifade ettiği beş ma’nayı, de ifade ediyor. O ma’naların en meşhuru, ahddir. Yâni gerek den, gerek den, ma’hûd ve ma’lûm bir şey kasdedilir. Binâenaleyh Ebucehil, Ebuleheb, Ümeyye İbn-i Halef ve sâire gibi ma’hûd ve meşhur büyük kâfirlere ile işâret edilmiş olduğu ihtimali pek kavîdir. Bu ihtimale binâen şu âyet, gaybdan ihbar eden âyetlerden biri olur. Çünkü, onlar küfür üzerine ölmüşlerdir. Ve aynı zamanda, i’caz-ı ma’nevînin dört nev’inden bir nev’i, şu gaybî ihbarlardan tezahür eder.

S― Kur’ân zarûriyat-ı dîniyedendir. Zarûriyatta ihtilaf olamaz. Halbuki müfessirlerce verilen ayrı ayrı ma’naların bir kısmı, birbirine muhaliftir?

C― Azizim! Kur’ân’ın herbir kelâmı, üç kaziyeyi müştemildir:

Birincisi: Bu, Allah’ın kelâmıdır.

İkincisi: Allah’ca murad olan ma’na haktır.

Üçüncüsü: Ma’nayı murad, budur.

Eğer Kur’ân’ın o kelâmı, başka bir ma’naya ihtimali olmayan muhkemattan olursa veya Kur’ân’ın başka bir yerinde beyân edilmiş ise, birinci ve ikinci kaziyeleri aynen kabul etmek lâzımdır ve inkârları da küfürdür. Şayet Kur’ân’ın o kelâmı, başka bir ma’naya ihtimali olan bir nass veya zâhir olursa, üçüncü kaziyeyi kabul etmek lâzım olmadığı gibi inkârı da küfür değildir. İşte müfessirlerin ihtilafları, ancak ve ancak şu kısma âittir.

İhtar: Mütevatir hadîsler de, bu hususta, âyetler gibidir. Yalnız birinci kaziye, teemmül yeridir. Çünkü, ile işâret edilen hadîsin hakîkaten hadîs olup olmadığında tereddüd yeri vardır.

S- Küfür, cehildir. Halbuki kâfirler, Hazret-i Muhammed’i (A.S.M.) evlâdları kadar tanıyorlardı?

C- Küfür, iki kısımdır. Bir kısmı, bilmediği için inkâr eder; ikincisi, bildiği halde inkâr eder. Bu da, birkaç şubedir.

Səs yoxdur