İşaratu-l İcaz | Halifelik Sırrı | 210
(196-212)

: Evvelce iblisin enaniyet ve kibrine kanarak yaptıkları istifsardan pişman olarak, dediler. Sonra vakta ki isti’dâdlarının adem-i câmiiyetinden dolayı melâikenin aczi zâhir oldu; makamın iktizası üzerine Âdem’in iktidarının beyânı îcab etti ki, muaraza tamam olsun. Bunun için,

hitabiyle Âdem’e ferman etti. Sonra vakta ki mes’ele tebeyyün etti ve hikmetin sırrı zâhir oldu; geçen cevab-ı icmalînin bu tafsilâta netice kılınması makamın iktizasından olduğuna binâen,


yâni: “Sizin ketmettiğiniz şeyi bilirim.”

Şu mukavele ve mükâlemeden anlaşılıyor ki; iblisin enaniyeti, kibri, melâikeye sirayet etmiştir ve yaptıkları istifsara, bir tâifenin i’tirâzı da karışmıştır.

Üçüncü Vecih: Cümlelerin hey’et ve nükteleri: Yâni: Cenâb-ı Hak Âdem’i (A.S.) bütün kemâlâtın mebadisini tazammun eden âlî bir fıtratla tasvir etmiştir ve bütün maâlînin tohumlarına mezraa olarak yüksek bir isti’dâd ile halketmiştir ve mevcûdâtı ihâta eden ulvî bir vicdan ve ihâtalı on duygu ile teçhiz etmiştir; ve bu üç meziyet sayesinde, bütün hakâik-i eşyayı öğretmeye hazırlamıştır, sonra bütün esmâyı kendisine öğretmiştir. Demek bu cümlenin evvelindeki (ٯ ), şu mukadder olan üç cümleye işârettir.

: Bu kelimenin ihtiyar edilmesi, ilmin ulüvvü kadrine ve kadrinin yüksek derecesine ve hilafete mihver olduğuna işârettir. Ve keza, esmânın tevkifine, yâni Şâri’ tarafından bildirilmiş olduğuna remizdir. Zâten esmâ ile müsemmeyat arasında ta’kib edilen münasebat-ı vaz’iye, bunu te’yid ediyor.

Səs yoxdur