İşaratu-l İcaz | Halifelik Sırrı | 211
(196-212)

Ve keza, mu’cizenin vâsıtasız Allah’ın fiili olduğuna îmadır. Fakat felasifeye göre hârikalar, ervâh-ı hârikanın fiilidir.

: Hilafeti irâde edilen ve Âdem ismiyle tesmiye edilen Küre-i Arz’ın sâhibi şahs-ı ma’hûddur. İsminin tasrihi, teşrif ve teşhiri içindir.

: İsim ve sıfat ve hâsiyet gibi eşyayı birbirinden ayırıp temyiz ve tâyin eden alâmet ve nişanlardır; yahud insanlar arasında münkasım olan lügatlardır.

: Arzedilen eşya olduğu halde zamirin esmâya rücuundan; ismin ayn-ı müsemma olduğuna kail olan Ehl-i Sünnet’in mezhebine işârettir.

: Âdem’in melâikeden cihet-i imtiyazı ve melâikenin muarazadan sebeb ve medâr-ı aczi, esmânın hey’et-i mecmûası olduğuna işârettir. Yoksa esmânın bir kısmını, belki kİsm-i Â’zamını melekler de bilirler.

: Terâhi ve bu’d-u mesafeyi ifade ettiği cihetle, şöyle bir takdire işârettir: Yâni: Âdem, sizden daha kerîm ve hilafete daha müstehak ve lâyıktır.

: Müşterilere gösterilmek üzere kumaş toplarının açılıp arzedildiği gibi, eşyanın enva’ı da bastedilerek enzar-ı melâikeye gösterilmiştir. Bu ta’birden şöyle bir işâret çıkıyor ki: Mevcûdât, müdrik ve âlimin malıdır. İlim ile alır, isimle ahzeder, sûretlerinin temessülüyle temellük eder. müzekker ve âkıllar cemâatinden kinayedir.

Səs yoxdur