İşaratu-l İcaz | Ecnebi Feylesofların Şehadetleri | 220
(213-223)

Müslümanların i’tikâdı veçhile; bir insan kalemi, bu i’cazkâr eseri vücûda getiremez. Kur’ân bizâtihî dâimî bir mu’cizedir; hem öyle bir mu’cize ki, ölüleri diriltmekten daha yüksektir. Bu mukaddes kitabın ta kendisi, menşeinin semâvî olduğunu isbata kâfidir. Muhammed (A.S.M.) bu mu’cizeye istinâden, bir peygamber olarak tanınmasını istemiştir. Arabistan’ın çıplak ve kısır çöllerini aydınlatan, şâir ve hatiblere meydan okuyan Kur’ân, bir âyetine bir nazire istemiş; hiçbir kimse bu tahaddîye karşı gelememişti. Burada yalnız bir misâl irad ederek, bütün büyük adamların, Kur’ân’ın belâgatına baş eğdiklerini göstermek isterim.

Hazret-i Muhammed’in (A.S.M.) zamanında, Arabistan şâirlerinin şehriyarı Şâir Lebid idi. Lebid, muallakattan birinin nâzımıdır. O zaman putperest olan Lebid; Kur’ân’ın belâgatı karşısında lâl kalmış, bu belâgatı en güzel sözlerle ifade etmişti. Kur’ân’ın belâgatı karşısında hayran kalan Lebid, Müslümanlığı kabul etmiş, Kur’ân’ın ancak bir peygamber lîsanından duyulacağını söylemiştir.

Kur’ân’ın lîsanı beliğ ve hârikulâde seyyaldir. Cenâb-ı Hakk’ın şan ve celâletini, azamet sıfatlarını ifade eden âyetlerin ekserisi, müstesna bir güzelliği haizdir. Kur’ân’ı bîtarafane tercümeye gayret ettim ise de; kari’lerim, Kur’ân’ın metnini sadakatkârane bir ifadeye muvaffak olamadığımı göreceklerdir. Bu kusuruma rağmen kari’ler tercümemde bahis mevzuu ettiğim muhteşem âyetlerin birçoklarını okuyacaklardır.

CORSELE


* * *

Kur’ân, Beşeriyete İlâhî Bir Lütuftur. Kur’ân, Muzaffer
Cumhuriyetler Meydana Getirmiştir.

Kur’ân âyetlerini nüzul tarihine göre tercüme ve tertib eden İngiltere’nin en mutaassıb papazlarından Rodwell (Radvel), şu hakîkatları itiraf ediyor:

Kur’ân Arabistan’ın basit bedevilerini öyle bir istihaleye uğratmıştır ki, bunların âdeta meshur olduklarını zannedersiniz. Hristiyanların telakkisine göre Kur’ân’ın nâzil olmuş bir kitab olduğunu söyleyecek olsak bile, Kur’ân putperestliği imha, Allah’ın vahdaniyet akidesini te’sis, cinlere, perilere, taşlara ibâdeti ilga, çocukları diri diri gömmek gibi vahşi âdetleri izâle, bütün hurafeleri istîsal, taaddüd-ü zevcatı tahdid ile, bütün Arablar için İlâhî lütuf ve ni’met olmuştur. Kur’ân bütün kâinatı yaratan, gizli ve aşikâr herşeyi bilen Kadir-i Mutlak sıfatiyle Zât-ı Kibriya’yı takdis ve tebcil ettiğinden, her sitayişe şâyandır.

Səs yoxdur