Lemalar | Onüçüncü Lema | 89
(70-89)

Halbuki: Kaide-i mukarreredir ki: “Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor.” Bir da’vaya müsbit bir şâhidin hükmü, yüz nâfîlere râcih olur. Bu hakîkata bu temsil ile bak. Şöyle ki:

Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapı açılmasiyle, o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapansa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.

İşte hakâik-i îmaniye o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır, isbat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasiyle o hakâik-i îmaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez. Şeytan ise, ba’zı esbaba binâen, ya gaflet veya cehalet vâsıtasiyle kapalı kalmış olan bir kapıyı gösterir; isbat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. “İşte, bu saraya girilmez, belki saray değildir, içinde birşey yoktur.” der kandırır.

İşte ey şeytanın desîselerine mübtelâ olan biçâre insan! Hayat-ı dîniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimâîyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen; Muhkemât-ı Kur’âniyenin mîzanlariyle ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a’mâl ve hâtıratını tart ve Kur’ânı ve Sünnet-i Seniyyeyi dâima rehber yap ve

de, Cenâb-ı Hakk’a ilticada bulun.

İşte bu On Üç İşâret, on üç anahtardır. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın en âhirki Sûresi ve in mufassalı ve mâdeni olan


Sûresinin hısn-ı hasînî ve kal’a-i metîninin kapısını o on üç anahtarla aç, gir, selâmeti bul!



Səs yoxdur