Lemalar | Yirmidördüncü Lema | 198
(195-204)

Çünkü; mahremin sîması mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvanî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!..

DÖRDÜNCÜ HİKMET: Ma’lûmdur ki; kesret-i nesil herkesce matlubdur. Hiçbir millet ve hükümet yoktur ki, kesret-i tenâsüle tarafdar olmasın. Hatta Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:

-ev kemâ kal Yâni: “İzdivaç ediniz; çoğalınız. Ben kıyamette, sizin kesretinizle iftihar edeceğim.” Halbuki tesettürün ref’i, izdivacı teksir etmeyip, çok azaltıyor. Çünkü; en serseri ve asrî bir genç dahi, refika-i hayatını namuslu ister. Kendi gibi asrî, yâni açık saçık olmasını istemediğinden bekâr kalır, belki de fuhuşa sülûk eder. Kadın öyle değil, o derece kocasını inhisar altına alamaz. Çünkü; kadının aile hayatında müdürü dâhilî olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza me’muru olduğundan en esaslı hasleti sadakâttır, emniyettir. Açık saçıklık ise bu sadakâtı kırar, kocası nazarında emniyeti kaybeder, ona vicdan azabı çektirir. Hatta erkeklerde iki güzel haslet olan cesaret ve sehâvet kadınlarda bulunsa, bu emniyete ve sadakata zarar olduğu için, ahlâk-ı seyyiedendir, kötü haslet sayılırlar. Fakat kocasının vazifesi, ona hazinedarlık ve sadakat değil, belki himayet ve merhamet ve hürmettir. Onun için, o erkek inhisar altına alınmaz. Başka kadınları da nikâh edebilir.

Memleketimiz Avrupaya kıyas edilmez. Çünkü orada düello gibi çok şiddetli vâsıtalarla açıksaçıklık içinde namus bir derece muhafaza edilir. İzzet-i nefis sâhibi birisinin karısına pis nazarla bakan, boynuna kefenini takar, sonra bakar. Hem memâlik-i bâride olan Avrupadaki tabiatlar, o memleket gibi bârid ve camiddirler. Bu Asya, yâni Âlem-i İslâm kıt’ası, ona nisbeten memâlik-i harredir. Ma’lûmdur ki; muhitin, insanın ahlâkı üzerinde te’siri vardır. O bârid memlekette, soğuk insanlarda hevesat-ı hayvâniyeyi tahrik etmek ve iştihayı açmak için açık saçıklık, belki çok sû-i isti’malata ve israfata medâr olmaz. Fakat serîü’t-teessür ve hassas olan memâlik-i harredeki insanların hevesat-ı nefsaniyesini mütemadiyen tehyic edecek açık saçıklık, elbette çok sû-i isti’malata ve israfata ve neslin zaafiyetine ve sukut-u kuvvete sebebdir. Bir ayda veya yirmi günde ihtiyac-ı fıtrîye mukabil, her birkaç günde kendini bir israfa mecbûr zanneder. O vakit, her ayda on beş gün kadar hayız gibi arızalar münâsebetiyle kadından tecennüb etmeye mecbûr olduğundan, nefsine mağlub ise fuhşiyata da meyleder.

Səs yoxdur