Lemalar | Yirmialtıncı Lema | 256
(222-267)

Dördüncü Mertebe-i Nûriye-i Hasbiyye: Bir vakit ihtiyarlık, gurbet, hastalık, mağlubiyet gibi vücûdumu sarsan ârızalar, bir gaflet zamanıma rastgelip şiddetle alâkadar ve meftun olduğum vücûdumu, belki mahlûkatın vücûdlarını “ademe gidiyor” diye elîm bir endişe verirken, yine bu Âyet-i Hasbiyyeye müracaat ettim. Dedi: “Ma’nama dikkat et ve îman dürbiniyle bak!” Ben de baktım ve îman gözüyle gördüm ki: Bu zerrecik vücûdum, her mü’minin vücûdu gibi hadsiz bir vücûdun âyinesi ve nihayetsiz bir inbisat ile hadsiz vücûdları kazanmasına bir vesîle ve kendinden daha kıymetdar bâki, müteaddid vücûdları meyve veren bir kelime-i hikmet bulunduğunu ve mensubiyet cihetiyle bir an yaşaması, ebedî bir vücûd kadar kıymetdar olduğunu ilmel-yakîn ile bildim. Çünkü şuur-u îman ile bu vücûdum Vâcibü’l-Vücûd’un eseri ve san’atı ve cilvesi olduğunu anlamakla, vahşi evhamdan ve hadsiz firaklardan ve hadsiz müfarakat ve firakların elemlerinden kurtulup; mevcûdâta, husûsan zîhayatlara taalluk eden ef’al ve Esmâ-i İlâhîyye adedince uhuvvet rabıtalarıyla münasebet peyda eylediğim bütün sevdiğim mevcûdâta muvakkat bir firak içinde dâimî bir visal var olduğunu bildim. İşte îman ile ve îmandaki intisâb ile, her mü’min gibi, bu vücûdum dahi hadsiz vücûdların firaksız envârını kazanır; kendi gitse de onlar arkada kaldığından kendisi kalmış gibi memnun olur.

Hulâsa: Ölüm firak değil, visaldir, tebdil-i mekândır, bâki bir meyveyi sünbül vermektir...

Beşinci Mertebe-i Nûriye-i Hasbiyye: Yine bir vakit hayatım çok ağır şerâit ile sarsıldı ve nazar-ı dikkatimi ömre ve hayata çevirdi. Gördüm ki, ömrüm koşarak gidiyor, Âhirete yakınlaşmış. Hayatım dahi tazyikat altında sönmeye yüz tutmuş. Halbuki Hayy ismine dâir risâlede îzah edilen hayatın mühim vazifeleri ve büyük meziyetleri ve kıymetdar faideleri böyle çabuk sönmeye değil, belki uzun yaşamağa lâyıktır, diye müteellîmane düşündüm. Yine üstadım olan

Âyetine müracaat ettim. Dedi: “Sana hayatı veren Hayy-ı Kayyûma göre hayata bak!” Ben de baktım, gördüm ki: Hayatımın bana bakması bir ise, Zât-ı Hayy-ı Kayyûma bakması yüzdür; ve bana âid neticesi bir ise, Hâlıkıma âid bindir. Şu halde marzî-i İlâhî dâiresinde bir an yaşaması kâfidir, uzun zaman istemez... Bu hakîkat dört mes’ele ile beyân ediliyor. Ölü olmayanlar veyahud diri olmak isteyenler, hayatın mâhiyetini ve hakîkatını ve hakîki hukukunu o dört mes’ele içinde arasınlar, bulsunlar ve dirilsinler!..

Səs yoxdur