Muhakemat | Birinci Makale | 38
(4-66)

Evet gözleri açan yalnız nücum-u Kur’âniyedir. Öyle nücum-u sâkıbedirler ki: Cehlin zulmünü ve nazar-ı sathînin zulümatını def ettikleri gibi; âyât-ı beyyinat, yed-i beyza ile, ülfet ve sathiyetin hicablarını ve zâhirperestliğin perdesini parça parça ederek, ukûlü âfâk ve enfüsün hakâikine tevcih edip irşâd etmişlerdir.

Hem de meylü’l-mübalâğatı tevlid eden, beşerin kendi meylini kuvveden fiile çıkarmasına meyelan-ı fıtriyesidir. Zîra meyillerinden birisi; hayret verecek acib şeyleri görmeye ve göstermeye ve teceddüde ve îcada olan meylidir. Buna binâen vakta beşer, nazar-ı sathî ile kâinat kaplarında ülfet kapağı altında olan gıdayı ruhanîyi zevkedemediğinden kabı ve kapağı yalamakla usanmak ve kanaatsızlık ve hârikulâdeye meyil ve hayalâta iştihadan başka netice vermediğinden meyl-i hârikulâde ile ya teceddüd veya tervic için meylü’l-mübalâğa tevellüd eder. O mübalâğa ise, dağ tepesinde bir kartopu gibi yuvarlamakla tâ hayalin yüksek zirvesinden lîsana kadar tekerlense, sonra lîsandan lîsana yuvarlanıp giderken kendi hakîkatının çok parçalarını dağıtmakla beraber, her lîsandan meylü’l-mübalâğa ile çok hayalâtı kendine toplar, şape gibi büyür. Hatta kalbe değil, belki sımahta, belki hayalde bile yerleşemiyor. Sonra bir nazar-ı hak gelir, onu tecrid etmekle çıplak ederek tevabiini dağıtıp aslına irca’ eder. “Hak gelir, bâtıl ölür” sırrı da zâhir olur.

Ezcümle: Bugünlerde bir hikâye buna misâl olabilir: Fahr olmasın; zaman-ı sabavetimden beri üssülesas-ı meslekim; ifrat ve tefrit ile hakâik-i İslâmiyete sürülen lekeleri temizlemek ve o elmas gibi hakîkatlarına saykal vurmak idi. Bu mesleğime tarih-i hayatım, pek çok vukuatıyla şehâdet eder. Bununla beraber, bugünlerde küreviyet-i Arz gibi bedihî bir mes’eleyi zikrettim. O mes’eleye temas eden mesâil-i diniyeyi tatbik ve tevfik ederek düşmanların i’tirâzatını ve muhibb-i dinin vesveselerini def’ eyledim. Nasılki mesâilde mufassalan gelecektir. Sonra gulyabanî gibi, hayalâta alışan zâhirperestlerin dimağları kabul etmeyecek gibi göründüler.

Səs yoxdur