Muhakemat | Üçüncü Makale | 109
(90-137)

Belki geniş ve müzahametsiz bir âlem lâzımdır. Tâ insan hakkıyla sünbüllensin ve ahvâl ve kemâlâtına nizam vermekle, nizam-ı âleme hemdest-i vifak olabilsin.

Tenbih ve İşâret:İstitradî olarak haşre îma olundu. İleride zâten bürhan-ı kat’iyle isbat edilecektir. Fakat burada istediğim nokta: İnsandaki isti’dâd ebede nâzırdır. Eğer istersen insaniyetin cevherine ve nâtıkıyetin kıymetine ve isti’dâdın muktezasına teemmül ve tedkik et. Sonra da o cevher-i insaniyetin en küçük ve en hasis hizmetkârı olan hayale bak, gör... Yanına git ve de: “Ey hayal ağa!.. Beşâret sana!. Dünya ve mâfîhanın saltanatı milyonlar sene ömür ile beraber sana verilecektir, fakat âkibetin dönmemeksizin fenâ ve ademdir.” Acaba hayal sana nasıl mukabele edecek? Âyâ, istibşar ve sürur veyahut telehhüf ve tahassürle cevab verecektir? Ecel, neam, evet, cevher-i insaniyet a’mak-ı vicdanın dibinde enîn ve hanîn edip bağıracak: “Eyvah, vâ hasretâ.. saâdet-i ebediyenin fıkdanına!..” diyecektir. Hayale zecr ve ta’nif ederek: “Yahu! Bu dünyayı fâniye ile razı olma!” İşte ey birader, hîna bu saltanat-ı fâniye, sultan-ı insaniyetin en hakir hizmetkârı veyahut şâiri veyahut san’atkâr ve tasvircisini işba’ ve razı edemezse, nasıl o hayal gibi çok hizmetkârların sâhibi olan sultan-ı insaniyeti işba’ edebilir? Kellâ!.. Neam.. onu işba’ edecek yalnız haşr-i cismanînin sadefinde meknun olan saâdet-i ebediyedir.

Üçüncüsü: İnsanın i’tidâl-i mizacı ve letâfet-i tab’ı ve zînete olan meylidir. Yâni: İnsanın insaniyete lâyık bir sûret-i taayyüşe olan meyl-i fıtrîsidir. Neam, insan hayvan gibi yaşamamalıdır ve yaşamaz. Belki şeref-i insaniyete münâsib bir kemâl ile yaşamak gerektir. Binâenaleyh beşere mesken ve melbes ve me’keli, sanayi-i kesîre ile taltif etmesine muhtaçtır. Bu san’atlarda yalnızca kudretinin adem-i kifayetine binâen ebnayı cinsiyle imtizac etmek.. o da, iştirak etmek.. o da, teavün etmek.. o da, sa’yin semeratını mübadele etmesini iktiza etmekle beraber kuvayı insaniyedeki inhimak ve tecavüz sebebiyle adâlete ihtiyaç.. o da, her aklın adâlete adem-i kifayetine binâen onu muhafaza edecek kavânin-i külliyenin vaz’larına ihtiyaç..

Səs yoxdur