Şualar | OnBirinci Şuâ | 217
(205-299)

Birinci noktaya cevab ise: Evet bu cihan harbinden daha büyük bir hâdise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâ’vâsından daha ehemmiyetli bir dâ’vâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dâ’vâ açılmış ki; her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâ’vâyı kazanmak için bilâtereddüd sarfedecek. İşte o dâ’vâ ise, yüz bin meşahir-i insaniyenin ve hadsiz nev’-i beşerin yıldızları ve mürşidlerinin müttefikan, kâinat sâhibinin ve mutasarrıfının binler vaad ve ahdlerine istinâden haber verdikleri ve bir kısmı gözleriyle gördükleri şu ki: Herkesin, îman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve dâimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâ’vâsı başına açılmış. Eğer îman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâ’vâsını kaybediyor. Hatta bir ehl-i keşf ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşâhede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâ’vânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?

İşte o dâ’vâyı kazandıracak olan hizmetleri ve yüzde doksanına o dâ’vâyı kaybettirmeyen hârika bir dâ’vâ vekilini o işde çalıştıran vazifeleri bırakıp ebedî dünyada kalacak gibi âfâkî malayâniyat ile iştigal etmek tam bir akılsızlık bildiğimizden, biz Risâle-i Nur şâkirdleri, her birimizin yüz derece aklımız ziyâde olsa da ancak bu vazifeye sarfetmek lâzımdır diye kanaatımız var.

Ey hapis musîbetinde benim yeni kardeşlerim! Sizler, benim ile beraber gelen eski kardeşlerim gibi Risâle-i Nur’u görmemişsiniz. Ben onları ve onlar gibi binler şâkirdleri şahid göstererek derim ve isbat ederim ve isbat etmişim ki: O büyük dâ’vâyı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama o dâ’vânın kazancının vesikası ve senedi ve beratı olan îman-ı tahkikîyi eline veren ve Kur’ân-ı Hakîm’in mu’cize-i ma’nevîyesinden neş’et edip çıkan ve bu zamanın birinci bir dâ’vâ vekili bulunan Risâle-i Nur’dur.

Səs yoxdur