Şualar | OnBirinci Şuâ | 244
(205-299)

Veyahut muvakkat eğlenceler ve sefâhetlerle aklını tenvim edip uyutur. Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin. Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zevâl ve firak onu görmesin. Divânece, muvakkat ibtal-i his nev’inden bir çâre bulur. Çünkü; meselâ: Vâlide ruhunu feda ettiği evlâdını dâima tehlikelere ma’rûz gördükçe titrer. Ve pederini ve kardeşini eksik olmayan belâlardan kurtaramayan evlâdlar, dâim bir keder, bir korkaklık hisseder. Buna kıyâsen, bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede o mes’ud zannedilen âile hayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder ve kısacık bir hayattaki münâsebet ve karâbet dahi, hakîki sadâkatı ve samimî ihlâsı ve garazsız bir hizmeti ve muhabbeti vermez. Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder. Eğer âhirete îman o hâneye girse, birden ışıklandıracak, ortalarındaki münâsebet ve şefkat ve karâbet ve muhabbet kısacık bir zaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette saâdet-i ebediyede dahi o münâsebetlerin devamı ölçüsüyle samimî hürmet eder, sever, şefkat eder, sadâkat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlâk yükseklenir. Hakîki insaniyet saadeti o hânede başlar inkişafa.. Bu ma’na dahi hüccetlerle Risâle-i Nur’da beyânına binâen kısa kesildi.

Hem herbir şehir kendi ahâlisine geniş bir hânedir. Eğer îman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse; güzel ahlâkın esasları olan ihlas, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu; riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî asayiş ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet ma’naları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar.

Buna kıyâsen, memleket dahi bir hânedir ve vatan dahi bir millî ailenin hânesidir. Eğer îman-ı âhiret bu geniş hânelerde hükmetse, birden samimî hürmet ve ciddî merhamet ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyâsız ihsân ve fazi’let ve enâniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişâfa başlarlar. Çocuklara der: “Cennet var, haylazlığı bırak.” Kur’ân dersiyle temkin verir.

Səs yoxdur