Şualar | OnBirinci Şuâ | 260
(205-299)

ve bütün mülkünde ve devâir-i saltanatında her ameli ve her hâdiseyi müteaddid fotoğraflarla alarak muhafaza eden ve rubûbiyetin en ehemmiyetli bir esası olan adâlet, hikmet ve rahmetin tecellileri ve tahakkukları için koca Cennet ve Cehennem’i ve Sırat ve mîzan-ı ekberi yaratan bir Hâkim-i Hakîm ve bir Alîm-i Rahîm, insanların kâinatı alâkadar eden amellerini yazdırmasın ve mücazat ve mükâfat için fiillerini kaydettirmesin ve seyyiat ve hasenatlarını kaderin levhalarında yazmasın? Hâşâ, kaderin levh-i mahfuzunda yazılan harfleri adedince hâşâ!

Demek îman-ı billah hakîkatı, hüccetleriyle hem melâikeye îman, hem kadere îman hakîkatlarını dahi kat’i isbat eder. Güneş gündüzü ve gündüz Güneşi gösterdiği gibi, îmanın rükünleri birbirini isbat ederler.

İKİNCİ NOKTA: Başta Kur’ân, bütün semâvî kitablar ve suhuflar ve başta Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olarak, bütün peygamberler (Aleyhimüsselâm), bütün davaları beş-altı esas üzerine dönüyorlar. Mütemadiyen o esasları ders vermeye ve isbat etmeye çalışıyorlar. Onların peygamberliklerine ve doğruluklarına şehâdet eden bütün hüccetler ve deliller, o esaslara bakıyorlar. Onların hakkaniyetlerine kuvvet veriyorlar. O esaslar ise, îman-ı billah ve îman-ı bil’âhiret ve sâir rükünlere îmandır. Demek îmanın altı rüknü birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildir. Herbirisi umumunu isbat eder, ister, iktiza eder. O altı, öyle bir küll ve küllîdir ki, tecezzi kabul etmez ve inkısâmı imkân haricindedir. Nasıl ki, kökü göklerde Tûba ağacı gibi.. herbir dalı, herbir meyvesi, herbir yaprağı; o koca ağacın küllî, tükenmez hayatına dayanıyor. O kuvvetli ve Güneş gibi zâhir o hayatı inkâr edemiyen, bir tek muttasıl yaprağın hayatını inkâr edemez. Eğer etse; o ağaç, dalları ve meyveleri ve yaprakları sayısınca o münkiri tekzib edecek, susturacak. Öyle de îman, altı rükünleriyle aynı vaziyettedir.

Bu makamın başında, altı “Nokta” ve herbir “Nokta” dahi beş “Nükte” olarak, altı erkân-ı îmaniyeyi, otuzaltı nükte’de beyân etmek niyet edilmişti. Ve baştaki dehşetli suâle îzahat ile cevab vermek murad etmiştim.

Səs yoxdur