Şualar | Onİkinci Şuâ | 311
(300-322)

Mahkeme Reisi Ali Rıza Beyefendi!

Hukukumu müdâfaa etmek için ehemmiyetli bir talebim ve bir ricam var. Ben yeni harfleri bilmiyorum ve eski yazım da pek nâkıstır, hem beni başkalarla görüştürmüyorlar, âdeta tecrid-i mutlak içindeyim. Hatta iddianâme, on beş dakikadan sonra benden alındı. Hem avukat tutmak iktidarım yok. Hatta size takdim ettiğim müdâfaatımın, çok zahmetle, bir kısmını gizli olarak ancak yeni harf ile bir sûretini alabildim. Hem Risâle-i Nur’un bir nevi müdâfaanamesi ve mesleğinin hülâsası olan Meyve Risâlesi’nin bir sûretini müddeiumuma vermek için ve bir-iki sûretini Ankara makamatına göndermek için yazdırmıştım. Birden onları elimden aldılar, daha vermediler. Halbuki Eskişehir adliyesi, bize bir makineyi hapse gönderdi. Biz müdâfaatımızı onda, yeni harfle bir-iki nüsha yazdık; hem o mahkeme dahi yazdı. İşte ehemmiyetli talebim: Ya bize bir makineyi siz veriniz veya bize müsaade ediniz, biz celbedeceğiz. Tâ ki hem müdâfaatımı, hem Risâle-i Nur’un müdâfaanamesi hükmündeki risâleyi yeni harfle iki-üç sûretini alıp, hem Adliye Vekaletine, hem Hey’et-i Vekileye, hem Meclis-i Meb’usana, hem Şûra-yı Devlete göndereceğiz. Çünkü iddianâmede bütün esas, Risâle-i Nur’dur ve Risâle-i Nur’a ait dava ve itiraz, cüz’î bir hâdise ve şahsî bir mes’ele değil ki çok ehemmiyet verilmesin. Belki bu milleti ve memleketi ve hükümeti ciddî alâkadar edecek ve dolayısıyla âlem-i İslâmın nazar-ı dikkatini ehemmiyetli bir sûrette celbedecek bir küllî hâdise hükmünde ve umûmî bir mes’eledir.

Evet Risâle-i Nur’a perde altında hücum eden, ecnebi parmağiyle bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan âlem-i İslâmın teveccühünü ve muhabbetini ve uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için siyaseti dinsizliğe âlet ederek perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirenlerdir ki, hükümeti iğfal ve adliyeyi iki def’adır şaşırtıp, der: “Risâle-i Nur ve şâkirdleri, dini siyasete âlet eder, emniyete zarar ihtimali var.”

Səs yoxdur