Şualar | Onİkinci Şuâ | 312
(300-322)

Hey bedbahtlar! Risâle-i Nur’un, gerçi siyasetle alâkası yoktur; fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti, asayişi, hürriyeti, adaleti temin ettiğine yüzer hüccetlerden biri, bu müdâfaanamesi hükmündeki Meyve Risâlesi’dir. Bunu, âlî bir hey’et-i ilmiye ve içtimâîye tedkik etsinler, eğer beni tasdik etmezlerse, ben her cezaya ve işkenceli i’dâma râzıyım!

Mevkuf
Said Nursî


* * *


Reis Beyefendi,

Kararnâmede üç madde esas tutulmuş:

Birisi: Cemiyettir. Ben buradaki bütün Risâle-i Nur şâkirdlerini ve benimle görüşenleri veya okuyan ve yazanlarını aynıyla işhad ediyorum, onlardan sorunuz ki, ben hiç birisine dememişim: “Bir cemiyet-i siyâsiye veya cemiyet-i nakşiye teşkil edeceğiz.” Dâima dediğim budur: Biz, îmânımızı kurtarmaya çalışacağız. Umum ehl-i îman dâhil oldukları ve üçyüz milyondan ziyâde efradı bulunan bir mukaddes cemâat-ı İslâmiyeden başka mabeynimizde medâr-ı bahs olmadığını ve Kur’ânda “Hizbullah” nâmı verilen ve umum ehl-i îmanın uhuvveti cihetiyle kendimizi, Kur’ân’a hizmetimiz için Hizb-ül Kur’ân, Hizbullah dâiresinde bulmuşuz. Eğer kararnâmede bu ma’na murad ise, bütün ruhumuzla, kemâl-i iftiharla itiraf ederiz. Eğer başka ma’nalar murad ise, onlardan haberimiz yoktur!

İkinci Madde: Kararnamenin itirafiyle, Kastamonu zâbıtasının rapor ve tasdikiyle, hiç neşrolunmayacak tarzda odun ve kömür yığınları altında ve mıhlı sandıklarda bulunan ve Eskişehir Mahkemesinin tedkikinden ve tenkidinden geçen ve bir hafif cezayı çektiren ve kat’iyyen mahrem tutulan “Tesettür Risâlesi” ve “Hücumat-ı Sitte ve Zeyli” Risâlesi gibi kitablardan ba’zı cümlelerine yanlış ma’na vererek, dokuz sene evvelki zamana bizi götürüp, cezasını çektiğimiz suç ile mes’ul etmek istiyor.

Səs yoxdur