Şualar | Onİkinci Şuâ | 317
(300-322)

Acaba, mahkeme-i kübrâda, bu üç yüz milyar davacıların karşısında sizden sorulsa ki: “Doktor Duzi’nin, baştan nihayete kadar serâpa İslâmiyetiniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve firenkçe “Tarih-i İslâm” nâmındaki eseri ki, zındıkların kütübhânelerinizdeki eserlerine, kitablarına ve serbest okumalarına ve o kitabların şâkirdleri kanununuzca cemiyet şeklini almalariyle beraber, dinsizlik veya komünistlik veya anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilik gibi siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle alâkaları olmayan ve yalnız îmân ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve kendilerini ve vatandaşlarını i’dâm-ı ebedîden ve haps-i münferidden kurtarmak için Kur’ânın hakîki tefsiri olan Risâle-i Nur gibi gâyet hak ve hakîkat bir eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münâsebeti olmayan o hâlis dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip ilişmişsiniz. Onları pek acib bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz.” dedikleri zaman ne cevab vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz. Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle, vatana ve millete zararlı bir sûrette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar, istibdad-ı mutlaka “cumhuriyet” nâmı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla sefahet-i mutlaka “medeniyet” ismini vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye “kanun” ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükümeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar.

Ey efendiler! Dört senede dört def’a dehşetli zelzeleler, tam tamına dört def’a Risâle-i Nur şâkirdlerine şiddetli bir sûrette taarruz ve zulüm zamanlarına tevafuku ve herbir zelzele dahi tam taarruz zamanında gelmesi ve hücumun durmasıyla zelzelenin durması işâretiyle, şimdiki mahkûmiyetimiz ile gelen semavî ve arzî belâlardan siz mes’ulsünüz!

Denizli Hapishânesinde tecrid-i
mutlak ve haps-i münferide
Mevkuf
Said Nursî


* * *
Səs yoxdur