Şualar | OnÜçüncü Şuâ | 342
(323-383)

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Mâdem âhiret için, hayır için, ibâdet ve sevab için, îman ve âhiret için Risâle-i Nur ile bağlanmışsınız; elbette bu ağır şerait altında herbir saati yirmi saat ibâdet hükmünde ve o yirmi saat ise Kur’ân ve îman hizmetindeki mücahede-i ma’nevîye haysiyetiyle yüz saat kadar kıymetdar ve yüz saat ise böyle herbiri yüz adam kadar ehemmiyetli olan hakîki mücahid kardeşler ile görüşmek ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve hakîki bir tesânüdle kudsî hizmete sebatkârane devam etmek ve güzel seciyelerinden istifade etmek ve Medreset-üz-zehra’nın şâkirdliğine liyakat kazanmak için açılan bu imtihan meclisi olan şu Medrese-i Yusufiyede tâyinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukadder rızkını yemek ve o yemekte sevab kazanmak için buraya gelmenize şükretmek lâzımdır. Bütün sıkıntılara karşı mezkûr faideleri düşünüp, sabır ve tahammülle mukabele etmek gerektir.

Said Nursî


* * *

Kardeşlerim!

Ben kalben arzu ederim ki; çelik ve demir gibi sebatkâr Isparta ve civarındakiler gibi metin kahramanlar (Husrevler, Hâfız Ali’ler gibi) Kastamonu tarafından dahi burada görünsün. Hadsiz şükür ediyorum ki; Kastamonu Vilâyeti, benim arzumu tam yerine getirdi, müteaddid kahramanları imdâdımıza gönderdi. Hayalimde her vakit bulunan, fakat isimlerini yazamadığım için yanınızda fedakâr kardeşlerime birer birer selâm ve selâmetlerine duâ ederim.

* * *

Aziz, sıddık, sebatkâr ve vefadar kardeşlerim!

Sizi müteessir etmek veya maddî bir tedbir yapmak için değil, belki şirket-i ma’nevîye-i duâiyenizden daha ziyâde istifadem için ve sizin de daha ziyâde itidâl-i dem ve ihtiyat ve sabır ve tahammül ve şiddetle tesânüdünüzü muhafaza için bir halimi beyân ediyorum ki:

Səs yoxdur