Şualar | Beşinci Şuâ | 523
(509-528)

Evet, arzı şems ile, ferşi arş ile kuvvetli bağlayan Hablullah-il metin olan Kur’ânın kuvve-i cazibesi kopsa; küre-i arzın ipi çözülür, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş garbdan çıkar. Hem müsâdeme neticesinde emr-i İlâhî ile kıyamet kopar diye bir te’vili vardır.

Amma “Dabbet-ül Arz”:

Kur’ân’da gâyet, mücmel bir işâret ve lîsan-ı hâlinden kısacık bir ifâde, bir tekellüm var. Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes’eleler gibi kat’i bir kanaatla bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim:

Nasılki kavm-i Firavun’a “çekirge âfâtı ve bit belâsı” ve Kâ’be tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe’ye “Ebâbil Kuşları” musallat olmuşlar. Öyle de: Süfyan’ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve “Ye’cüc” ve “Me’cüc”ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a’lem, o dabbe bir nev’dir. Çünkü gâyet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak. Belki


âyetinin işâretiyle, o hayvan, dabbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler îman bereketiyle ve sefahet ve su’-i isti’malâttan tecennüb-leriyle kurtulmasına işâreten, âyet, îman hususunda o hayvanı konuşturmuş.



* * *

Səs yoxdur