Şualar | OnBeşinci Şuâ | 610
(529-621)

Nasılki Cenâb-ı Hak, Denizli hapsinin sıkıntılarını hiçe indirecek derecede şifa-bahş olan “Meyve Risâlesi”ni orada ihsan etmiş ve gülün çiçeğindeki gâyet şirin rayihası, dikeninin acısını hiçe bıraktığı gibi, fâni sıkıntılarınızı izale etmişti; aynen öyle de, yine kerîm olan Rahîm-i Zülcemâl Hazretleri, Denizli hapsinin bir aylık sıkıntısına bir günlük maddî ızdırabı mukabil gelen bu Afyon hapishânesinde siz sevgili üstadımız eliyle tiryak ve panzehir hükmünde tevhid, tahmid ve istiane ve Risâlet-i Muhammediyeyi (A.S.M.) tasdik ve muazzam hüccetlerini ihsan etmiş bulunuyor. Okumak ve yazmayı Risâle-i Nur’un feyziyle öğrenen çok kusurlu talebeleriniz bizler, bu üç küçük risâleyi -çam çekirdeğinin koca çam ağacının fihristesini, proğramını içinde sakladığı misillû- hem Risâle-i Nur’un hakkaniyetinin kat’i bir hücceti, hem bir nevi hulâsat-ül hulâsası olarak telakki ettik.

Fezâilini tariften âciz bulunduğumuz, fakat okuması ruhumuzda pek büyük bir inşiraha vesile olan ve maddî elemlerimizi sürura kalbeden ve îman bahçesinden hadsiz meyveleri getiren bu üç küçük risâleden birisi, zamanımızdaki mevcûd küfür, dalâlet, tabiat karanlıklarını dağıtacak ve izale edecek on bir hüccet-i tevhidi; ikincisi; Risâle-i Nur’un bütün muvâzenelerinin menbaı ve esası ve üstadı içinde bulunan Fatiha-i Şerife’nin îmanî ve kudsî hüccetlerini hâvi bir şirin tefsirini; üçüncüsü, yine Afyon Medrese-i Yusufiyesinde siz sevgili üstadımızın kalb-i mübâreklerine hutur eden risâlet-i Muhammediyeye (A.S.M.) dâir kısmının gâyet parlak ve tam bir itminan te’min eden bir mükemmel tercümesini beyân buyuruyordu.

Hiçbir cihette hiçbir şeye liyakatımız olmayan bizler, bütün kuvvetimizle neşrine çalışacağımız bu mahiyetteki eserlerinizi aldık. Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür ederek “Ya Erhamerrâhimîn! Üstadımızdan ebediyen razı ol!” diye dua ettik.


Risâle-i Nur Talebeleri nâmına
Zübeyr, Ceylan, Sungur, İbrahim


* * *
Səs yoxdur