Şualar | OnBeşinci Şuâ | 612
(529-621)

Halbuki en şiddetli hücum ve en gaddarane muamele ve en ziyâde yalanlarla ve aleyhinde yapılan propagandalarla Risâle-i Nur’u kırmak, insanları ondan ürkütmek ve vazgeçirmeye çalıştıkları halde, hiçbir eserde görülmediği bir tarzda Risâle-i Nur’un intişarı, hatta çoğu el yazması ile altı yüz bin nüsha risâlelerinden kemâl-i iştiyâk ile perde altında intişar etmesi ve dâhil ve hariçte kemâl-i iştiyâk ile kendini okutturmasının hikmeti nedir? Sebebi nedir?” diye bu meâlde çok suallere karşı elcevab deriz ki:

Kur’ân-ı Hakîm’in sırr-ı i’cazıyla hakîki bir tefsiri olan Risâle-i Nur; bu dünyada bir ma’nevî Cehennemi dalâlette gösterdiği gibi, îmanda dahi bu dünyada ma’nevî bir Cennet bulunduğunu isbat ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde ma’nevî elîm elemleri gösterip, hasenat ve güzel hasletlerde ve hakâik-i şeriatın amelinde Cennet lezâizi gibi ma’nevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefahet ehlini ve dalâlete düşenleri o cihetle, aklı başında olanlarını kurtarıyor. Çünkü, bu zamanda iki dehşetli hal var:

Birincisi: Akibeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye, akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefaheti sefahetten kurtarmanın çâre-i yegânesi; aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlub etmektir. Ve


âyetinin işâretiyle; bu zamanda âhiretin elmas gibi ni’metlerini, lezzetlerini bildiği halde, dünyevî kırılacak şişe parçalarını onlara tercih etmek, ehl-i îman iken ehl-i dalâlete o hubb-u dünya ve o sır için tâbi olmak tehlikesinden kurtarmanın çâre-i yegânesi, dünyada dahi Cehennem azabı gibi elemleri göstermekle olur ki; Risâle-i Nur o meslekten gidiyor. Yoksa bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefahetteki tiryâkiliğin inadı karşısında Cenâb-ı Hakk’ı tanıttırdıktan sonra ve Cehennem’in vücûdunu isbat ile ve onun azabı ile insanları fenalıktan, seyyiattan vazgeçirmek yolu ile ondan, belki de yirmiden birisi ders alabilir.

Səs yoxdur