Tarihçe-i Hayat | Altıncı Kısım - Emirdağ Hayatı | 517
(453-540)

ve elbette hiç şüphe yok ki; bin üç yüz altmış senede, her asırda üç yüz elli milyon şâkirdi bulunan ve her hükmüne ve dâvasına milyonlar ehl-i hakîkat tasdik ile imza basan; ve her dakikada milyonlar hâfızların kalbinde kudsiyet ile bulunup, lîsanlariyle beşere ders veren ve hiçbir kitapta emsâli bulunmayan bir tarzda, beşer için hayat-ı bâkıyeyi ve saadet-i ebediyyeyi müjde verip, bütün beşerin yaralarını tedavi eden Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyân’ın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler âyâtiyle, belki sarihan ve işâreten on binler def’a dâva edip, haber verip, sarsılmaz kat’i deliller ile şüphe getirmez hadsiz hüccetlerle, hayat-ı bâkıyeyi kat’iyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev’-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse ve maddî ve ma’nevî bir kıyamet başlarında kopmazsa; İsveç, Norveç, Finlândiya ve İngiltere’nin Kur’ânı kabule çalışan meşhur hatibleri ve dîn-i hakkı arayan Amerika’nın çok ehemmiyetli dîni cem’iyyeti gibi rûy-i zeminin kıt’aları ve hükümetleri Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyân’ı arayacaklar ve hakîkatlarını anladıktan sonra bütün ruh u canlariyle sarılacaklar. Çünkü bu hakîkat noktasında kat’iyyen Kur’ânın misli yoktur ve olamaz! Ve hiçbir şey bu mu’cize-i ekberin yerini tutamaz!...

Sâniyen: Mâdem Risâle-i Nur, o mu’cize-i kübrânın elinde bir elmas kılınç hükmünde hizmetini göstermiş ve en muannid düşmanları teslime mecbûr etmiş. Hem kalbi, hem ruhu, hatta hissiyatı tam tenvir edecek ve ilâçlarını verecek bir tarzda, hazine-i Kur’âniyyenin dellâllığını yapan ve ondan başka me’haz ve mercii olmayan, bir mu’cize-i ma’nevîyesi bulunan Risâle-i Nur, o vazîfeyi yapıyor ve aleyhinde dehşetli propagandalar ve gâyet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve dalâletin en kalın ve boğucu ve geniş dâire-i âfâkında ve fennin en geniş perdelerinde, Asâ-yı Mûsadaki Meyvenin Altıncı mes’elesi ve Birinci ve İkinci, Üçüncü ve Sekizinci hüccetleriyle gâyet parlak bir tarzda gafleti dağıtıp, nûr-u tevhidi göstermiş. Elbette bizlere lâzım ve millete elzemdir ki; şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için husûsi dershâneler açılmasına ve izin verilmesine binâen, Nur şâkirdleri, mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershâne-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi, herkes kendi kendine bir derece istifade eder. Fakat herkes, her mes’elesini tam anlamaz. Hem îman hakîkatlarının îzahı olduğu için, hem ilim, hem mârifetullah, hem ibâdettir.

Səs yoxdur