Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 609
(541-611)

Üçüncü Medrese-i Yûsufiye olan Afyon Hapishânesinde Üstad Said Nursî, Elhüccet-üz-zehrâ adlı bir risâle te’lif etti. Tevhid, Risâlet-i Ahmediye (A.S.M.) ve Fatiha’nın tefsiri hakkında olan bu çok kıymetdar risâle, hapiste bulunan Nur Talebeleri ve mahpuslar için ilmî ve îmanî dersleri hâvi olmasından hapiste hayırlı ve nurlu bir meşgale oldu. Mahkeme kararından sonra Üstadla beraber hapiste bulunan talebelerin yazdıkları bir takrizi, aynen aşağıya dercediyoruz.

RİSALE-İ NUR NEDİR?
BEDİÜZZAMAN KİMDİR?

Her asır başında Hadîsce geleceği tebşir edilen dînin yüksek hâdimleri, emr-i dinde mübtedi değil, müttebi’dirler. Yâni: Kendilerinden ve yeniden bir şey ihdas etmezler, yeni ahkâm getirmezler. Esâsat ve ahkâm-ı dîniyeye ve sünen-i Muhammediyyeye (A.S.M.) harfiyen ittiba’ yoliyle dîni takvim ve tahkim ve dînin hakîkat ve asliyetini izhâr ve ona karıştırılmak istenilen ebatılı ref’ ve iptal; ve dîne vâki tecavüzleri red ve imha; ve evâmir-i Rabbânîyeyi ikame; ve ahkâm-ı İlâhîyyenin şerafet ve ulviyetini izhâr ve ilân ederler. Ancak, tavr-ı esasîyi bozmadan ve ruh-u aslîyi rencide etmeden yeni îzah tarzlariyle, zamanın fehmine uygun yeni iknâ usulleriyle ve yeni tevcihat ve tafsilât ile ifa-yı vazife ederler.

Bu me’murîn-i Rabbânîye, fiiliyatlariyle ve amelleriyle de me’muriyetlerinin musaddıkı olurlar. Salâbet-i imâniyelerinin ve ihlâslarının âyinedarlığını bizzat îfa ederler. Mertebe-i îmanlarını fiilen izhâr ederler; ve ahlâk-ı Muhammediyyenin (A.S.M.) tam âmili ve mişvâr-ı Ahmediyenin (A.S.M.) ve hilye-i Nebeviyyenin hakîki lâbisi olduklarını gösterirler.

Hulâsa: Amel ve ahlâk bakımından ve sünnet-i nebeviyyeye ittibâ ve temessük cihetinden, Ümmet-i Muhammede tam bir hüsn-ü misal olurlar ve nümûne-i iktida teşkil ederler. Bunların Kitabullahın tefsiri ve ahkâm-ı dîniyenin îzahı ve zamanın fehmine ve mertebe-i ilmine göre tarz-ı tevcihi sadedinde yazdıkları eserler, kendi tilka-yı nefislerinin ve karîha-i ulviyelerinin mahsulü değildir. Kendi zekâ ve irfanlarının neticesi değildir. Bunlar, doğrudan doğruya menba-ı vahy olan Zât-ı Pâk-i Risâletin ma’nevî ilham ve telkinatıdır. “Celcelûtiye” ve “Mesnevî-i Şerîf” ve “Fütuhul Gayb” ve emsali âsâr hep bu nevidendir. Bu âsâr-ı kudsiyeye o zevât-ı âlişan, ancak tercüman hükmündedirler.

Səs yoxdur