Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 660
(612-740)

Muhterem, asîl ve Müslüman Türk hâkimleri! Pek iyi bilirsiniz ki, hakîki irşad âlimleri Enbiyânın vârisleridir. Bu mübârek zatlar da kendilerine miras kalan va’z u nasihatı, Kur’ân-ı Mübînin emirlerine göre yaymakla mükelleftirler. Vazifesini yaparken hiçbir ücret ve ivazın talibi değildirler. Vazifelerini fisebilillâh yaparlar. Ancak, Allah ve Resûlünün rızasına taliptirler. Son nefeslerine kadar bu mukaddes vazifeye devam ederler. Çünkü, bu vazife onlara Allah ve Resûlünün emanetidir. Müvekkilim, bu emaneti ehline tevdi ediyor diye nasıl tâkib ve tâzib edilir? Nasıl bu ihtiyar yaşında zayıf ve nahif bünyesi, inanamayacağı ağır bir teklif ile mükellef tutulur?

— Gel zindana gir!

Bu, en korkunç bir zulüm olur. Bu zulme mâni olmak vazifesi de sizlere emanet edilmiştir.

Bütün fenalıkları, günahları, ahlâksızlığı, rezaleti, fesat ve fitneyi imha edecek nurdur...

...

Meali: “Onlar Allah’ın nurunu ağızlariyle söndürmek istiyorlar. Allah ise, —muhakkak— nurunu tamamlamak (tamamen parlatmak) istiyor.. kâfirler hoşlanmasalar da.”

Avukat
ABDURRAHMAN ŞEREF LÂÇ

Səs yoxdur