Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 667
(612-740)

Benim gibi kabir kapısında, gâyet hasta, gâyet ihtiyar, garib, fakir, münzevî, Sünnet-i Seniyyeye muhalefet etmemek için otuz beş senedenberi dünyayı terkeden bir adama bu tarz muameleler kat’iyyen şek ve şüphe bırakmadı ki; komünist perdesi altında, anarşilik hesabına vatan ve millet ve İslâmiyet ve dîn aleyhinde müthiş bir suikasd eseri olduğu gibi, İslâmiyete ve vatana hizmete niyet eden ve müthiş haricî tahribata karşı cephe alan dindar mebuslar ve demokratlara dahi büyük bir suikasddır. Dindar mebuslar dikkat etsinler, bu dehşetli suikasda karşı müdafaada beni yalnız bırakmasınlar.

Hâşiye: Rusûn Başkumandanı kasden önünden üç def’a geçtiği halde ayağa kalkmayan ve tenezzül etmiyen ve onun idam tehdidine karşı izzet-i İslâmiye’yi muhafaza için ona başını eğmiyen; İstanbul’u istilâ eden İngiliz Başkumandanına ve onun vasıtasiyle fetva verenlere karşı, İslâmiyet şerefi için, idam tehdidine beş para ehemmiyet vermeyen ve “Tükürün zâlimlerin o hayâsız yüzüne!” cümlesiyle ve matbuat lîsaniyle karşılayan; ve Mustafa Kemal’in, elli meb’us içinde hiddetine ehemmiyet vermeyip “Namaz kılmayan hâindir.” diyen; ve Divan-ı Harb-i Örfi’nin dehşetli suallerine karşı, “Şeriatın tek bir mes’elesine ruhumu feda etmeğe hazırım.” deyip, dalkavukluk etmeyen; ve yirmi sekiz sene, gâvurlara benzememek için inzivayı ihtiyar eden bir İslâm fedaisi ve hakîkat-ı Kur’âniyenin fedakar hizmetkârına maslahatsız, kanunsuz denilse ki: “Sen, Yahudi ve Hıristiyan papazlarına benziyeceksin, onlar gibi başına şapka giyeceksin, bütün İslâm ulemasının icmaına muhalefet edeceksin; yoksa ceza vereceğiz.” denilse, elbette öyle her şey’ini hakîkat-ı Kur’âniyeye feda eden bir adam, değil dünyevî hapis veya ceza ve işkence, belki parça parça bıçakla kesilse, Cehenneme de atılsa, kat’iyyen; yüz ruhu da olsa, bütün tarihçe-i hayatının şehâdetiyle, feda edecek!

Acaba, bu vatan ve dînin gizli düşmanlarının bu eşedd-i zulm-ü nemrudanelerine karşı, ma’nevî pekçok kuvveti bulunan bu fedakârın tahammülü ve maddî kuvvetle ve menfi cihette mukabele etmemesinin hikmeti nedir? İşte bunu, size ve umum ehl-i vicdana ilân ediyorum ki; yüzde on zındık dinsizin yüzünden doksan ma’sûma zarar gelmemek için, bütün kuvvetiyle dahildeki emniyet ve âsâyişi muhafaza etmek için, Nur dersleriyle herkesin kalbine bir yasakçı bırakmak için, Kur’ân-ı Hakîm ona o dersi vermiş. Yoksa bir günde yirmi sekiz senelik zâlim düşmanlarımdan intikamımı alabilirim. Onun içindir ki; âsâyişi ma’sûmların hâtırı için muhafaza yolunda haysiyetini, şerefini tahkir edenlere karşı müdafaa etmiyor ve diyor ki: Ben, değil dünyevî hayatı, lüzum olsa âhiret hayatımı da millet-i İslâmiye hesabına feda edeceğim.

SAİD NURSÎ


* * *
Səs yoxdur