Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 680
(612-740)
BEDİÜZZAMAN ve RİSÂLE-İ NUR

Risâle-i Nur Nedir ve Nasıl Bir Tefsirdir?

Kur’ânın hakîkatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda îzah ve isbat eden Risâle-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mesele olan “Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcûdât nereden gelip nereye gidiyorlar? Mâhiyet ve hakîkatları nedir?” gibi suallerin cevabını vâzıh ve kat’i bir şekilde, çekici bir üslûp ve güzel bir ifade ile beyân edip ruh ve akılları tenvir ve tatmin ediyor.

Yirminci asrın Kur’ân Felsefesi olan bu eserler, bir taraftan teknik, fen ve san’at olarak maddiyatı, diğer taraftan îman ve ahlâk olarak ma’nevîyatı câmi ve havi olacak Türk Medeniyetinin, sadece maddiyata dayanan sâir medeniyetleri geride bırakacağını da isbat ve ilân etmektedir.

Ecdâdımızın bir zamanlar kalblerinde yerleşen îman ve îtikad cihetiyle zemin yüzünde yüz mislinden ziyâde devletlere, milletlere karşı îmanından gelen bir kahramanlıkla mukabele etmesi, İslâmiyet ve kemâlât-ı ma’nevîyenin bayrağını Asya, Afrika ve yarı Avrupa’da gezdirmesi ve “Ölsem şehidim, öldürsem gaziyim.” deyip ölümü gülerek karşılayarak müteselsil düşman hâdisata karşı dayanması gibi, milletçe medâr-ı iftihar âli seciyemizin bugün biz gençlerde inkişafı, vatan ve millet menfaatı bakımından ve istikbalimizin selâmeti noktasından ne derece elzem olduğu ma’lûmdur.

Səs yoxdur