Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 704
(612-740)

Gâyet şiddetli hasta Üstadımıza mühim, resmî bir zattan bir mektup geldi. Diyor ki: “Tarihçe-i Hayatın” neşrolunmaması için eski partinin mühim adamları, büyük bir tâviz ile eski partinin ba’zı me’murlarını bu hatâya sevketmişler...

Üstadımız da dedi ki: Bu “Tarihçe-i Hayat”ın en mühim kısmı üç def’a Sebilürreşad tarafından, dört def’a da otuz kırk senedenberi hem eski harf, hem yeni harf ile neşredilmiş ve içindeki müdafaat parçaları da müteaddit mahkemelerin huzurunda okunmuş ve resmen de neşredilmiş. Yeni olarak, Medine-i Münevvere gibi hariç yerlerden bir iki âlim zâtın, îzah ve teşekkür nev’inden birkaç hakîkatlı mektupları var. Onun için mahkemelerin resmen bunlara ilişecek hiçbir ciheti yok.

Saniyen: Risâle-i Nur, kırk elli senede bütün ehl-i siyasetin tazyikatı altında tek başına Âlem-i İslâmda hârika bir tarzda neşrolduğu halde, şimdi milyonlar nâşirleri varken değil eski bir parti, dünya toplansa ona karşı bir sed çekemez, mümkün değil. Belki bir ilânnâme hükmüne geçer. Onun için, Nur talebeleri müteessir olmasınlar...

Salisen: Hem eski partinin bana karşı zulümlerini helâl ettiğim, hem Kur’ânın bir kanun-u esasiyesi olan


yâni, birisinin hatâsı ile başkası, partisi, akrabası mesul olmaz, olamaz, diye, hem Anadolu, hem vilâyet-i şarkiyede Risâle-i Nur’la neşredildiği sebebiyle, âsayişe tam kuvvetli bir tarzda hizmet edilmiş. Demek bir ma’nevî zabıta hükmünde herkesin kalbinde bir yasakçı bırakıyor. Bu noktaya binaen, Risâle-i Nur eski partinin dört-beş hatâsını yüz derece ziyâdeleştirmeye mânidir. Yüzde beş adamın hatâsını doksan beşe de verip yirmi-otuz derece ziyâdeleştirmemiş. Onun için umum o partinin ekserisi iktidar partisi kadar Risâle-i Nur’a minnettar olmak lâzımdır. Çünkü, bu dersi, bu Kanun-u Esasiye-i Kur’âniyeyi Risâle-i Nur ders vermeseydi, o beş adamın hatâsı binler adamı da hatâkâr yapardı.

Səs yoxdur