Evvela binler selam ile Mevlud-ü Şerif gecenizi bütün ruh-u canla tebrik eder, sıhhat, âfiyet, ihlas ve sadakatla, hizmet-i iman içinde daha nice mübarek kandil gecelerine kavuşmanızı eltaf-ı ilahiyeden niyaz ederim.

Hizmet-i Kur’an içinde bu mübarek gecelere kavuştuğumuzdan dolayı Cenab-ı Mevlay-ı Kerime sonsuz hamd-ı senalarımızı takdim ederiz. Bu mübarek gecelerde, Rızay-ı İlâhiyi ve şefaat-ı Peygamberiyeyi kazandıracak makbul ibadetler, dua ve niyazlar nasib buyurmasını cevad-ı cemilden istirham ediyoruz.
 O Resul-u Ekrem (A.S.M) bu gece dünyamıza teşrif ettiler, bütün mahlukatı en yüksek şerefle şereflendirdiler.
Beşerin gecesi gündüze, kışı bahara, karanlıkları nurlara çevrildi. Her taraf nurlu, ziyadar, canlı, hayatlı, sevimli, sevgili bir vaziyete girdi. Bir birine düşman mevcudat, bir birine ahbab ve kardeş oldu, cansız mevcudat itaatlı, hizmetli bir vazifedar oldu, ağlıyan şikayetçi yetimler hükmünde olan insanlar ibadetlerinde zâkir, yaratanlarına şâkir sıfatına haiz oldu.

Kâinattaki, harekat, tagayyurat, tenevvuat, tebeddulat Rabbani birer mektub ilahi birer mesaj ve esmai ilahiyenin birer tecelli aynası oldu. Kâinat âlemi, hikmetler, faideler anlatan samadaniyet kitabı ismini aldı.

Aciz, fakir, zelil insan, Resulullahın getirdiği iman nurları ile zafının kuvveti ile, aczinin kudreti ile, ubudiyetinin şevkiyle, kalbinin şualarıyle, aklının meleki ilhamlarıyle, meleklerin öncüsü, arzın halifesi, mahlukatın kumandanı zirvesi yükseldi.

Karanlıklı, büyük Mezaristan gibi görünen zaman-ı mâzi, geçmiş enbiya ve evliyanın iman ışıkları ile nurani ibret tabloları halini aldı.
Zulmetli bir gece şeklinde olan istikbal yani gelecek zaman, Kur’ânın Nurları ile tenevvür ederek, altından ırmaklar akan, cennet bahçeleri, balkonlarında saadet müjdeleri ile bekliyen hurilerle donatılmış, sarayların sinema levhaları şeklini aldı.
İşte o nurâni zat olmasaydı, kainat da insan da her şeyde yokluk karanlığında olacaktı.

Ey habibim sen olmasaydın, sen olmasaydın ben bu âlemleri bu eflakı yaratmazdım kudsi hadis-i şerifine mazhar olan o zât-ı Resul-u Zişan Hazret-i Muhammed Aleyhissalat-u vesselam, dünyanın güneşe, havaya, suya ve toprağa lüzumu kadar bu kainata lazımdır.

O zat(A.S.M) Allah-u Teala tarafından vazifedar olmak cihetiyle, ebedi saadeti müjdeliyen, nihayetsiz Rahmet-i İlahiyeyi keşf eden, ilan eden, Rububiyet saltanatının güzelliklerinin dellalı, Esma-i İlahiyenin gizli hazinelerini açığa çıkaran ve Hakkın burhanı, hakikatın ziyası, hidayetin güneşi, saadet-i ebediyenin müjdesi ve vesilesidir.

Şahsiyeti ve hüviyeti cihetiyle, Muhabbet-i Rahmaniyenin misali, Rahmet-i Rabbaniyenin timsali, hakikat-i insaniyenin şerefi, kâinat yaratılış ağacının en nurani, en tatlı en güzel en kıymetli meyvesi, Tebliğ ettiği  -Lâilâhe illallah-    Allah’tan başka ilah yoktur, hakikatını mazide kendisinden evvel gelen 124 bin peygamberler mucizelerine istinaden, kendisinden sonra gelen bütün milyonlarca evliyalar aynı kelimeyi tekrar ederek (sadakte, sadakte   ve bilhakkı natakte) derler onu tasdik ederler.

Cenab-ı Hak bu mübarek gece hürmetine O Resul-u Zişan Aleyhissalat-u vesselamın muhabbetine ve şefaatına bizi ve sizleri mazhar kılsın, Kur’ân-ı Azimüşşanın evamiri istikametinde, sünnet-i seniyye ile amel etmeye muvaffak kılsın, Rızay-ı Bâri ve Muhabbet-i İlahiyesini cümlemize ihsan buyursun. Âmin

Âciz, hasta, duanıza muhtaç
Kardeşiniz
M. Said Özdemir