Arşiv belgeleriyle Bediüzzaman çıktı! 03 Ekim 2013
“ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ VE İLMİ ŞAHSİYETİ “ ADLI ESER NEŞREDİLDİ.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz hocanın yayına hazırladığı “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı eser Osmanlı Araştırmalar Vakfı tarafından neşredilmiştir. Bediüzzaman Hazretlerinin yaşayan varis talebeleri tarafından yazılan takrizi sunarız.
BEDİÜZZAMAN'IN YAŞAYAN VE VÂRİSLERİ OLAN TALEBELERİNİN TAKRİZİ
Üstâdımız Bedîüzzaman Hazretleri hin kelâmda müceddid, mu'asırları arasında mümtâz bir yeri olan müfessir, yüzbinlerce hadîsi, senedleriyle birlikte nakledecek kadar muhaddis, kısaca akranlarının fevkinde bir İslâm âlimi ve dâhi olduğun’da, dost ve düşmanlan ittifak halindedirler. Asrın müceddidi olan böyle bir zatın hayatı ile alakalı doğru ve şahsiyetine yakışır bilgileri, sadece milletimizin evlatlarına değil, belki âlem-i İslâm’ın ve hatta beşeriyetin yeni nesillerine takdim eylemek, onun davasına sahip çıkan herkesin en önemli vazifelerindendir. Gerçi "Risale-i Nur, bu asrın ihtiyacına tam cevab veren yegâne tefsîr-i Kur'anî olduğu, enâniyetin-i Hakk'a feda eden faziletperver İslâm ulemâsı tarafından tasdîk ve fevkalâde bir şekilde takdir ve tahsin edilmiş ve edilmektedir!’ (Tarihçe-i Hayat, 697). Ancak Risale-i Nur ağacının çekirdeği olan Bedîüzzaman’ın şahsiyeti de artık bütün dünya ilim adamları tarafından takdir ve tasdîk edilmeye başlanmıştır.
Bedîüzzaman Hazretleri'nin hayat düsturu, dikkatleri ve nazarları tamamen Risale-i Nur’a çevirmek ve kendi şahsiyetini Kur'an'ın ebedî meyvelerinin ihsân-ı İlâhî tarafından asıldığı kuru çubuğa benzetmektir. Nitekim kendisi şöyle demektedir: "Nasılki ehl-i hamiyet bir insan, dostların hayatını kurtarmak için kendini feda eder; öyle de ehl-i imânın hayat-ı ebediyelerini tehlikeli düşmanlardan muhâfaza etmek için, lüzum olsa -hem lüzum var- kendim değil yalnız lâyık olmadığım o makamları, belki hakikî hayat-ı ebediyenin makamlarını dahi feda etmeye, Risale-i Nur'dan aldığım ders-i şefkat cihetiyle terkederim. Evet her vakit, hususan bu zamanda ve bilhâssa dalaletten gelen gaflet-i umumiyede, siyâset ve felsefenin galebesinde ve enâniyet ve hodfüruşluğun heyecanlı asrında, büyük makamlar herşeyi kendine tâbi’ ve basamak yapar. Hattâ dünyevî makamlar için dahi mukaddesâtını âlet eder. Manevî makamlar olsa, daha ziyade âlet eder. Umumun nazarında kendini muhâfaza etmek ve o makamlara kendini yakıştırmak için bazı kudsî hizmetlerini ve hakikatları basamak ve vesile yapıyor diye itham altında kalıp, neşrettiği hakikatlar dahi tereddüdler ile revacı zedelenir. Şahsa, makama faidesi bir ise, revaçsızlıkla umuma zararı bindir" (Emirdağ Lahikası-1, 74 - 75).
Hakikat böyle olmakla birlikte, elbetteki Bedîüzzaman'ın Kur’anın tercümanlığı vazifesini yüklenen şahsiyetini tanımak da çok ehemmiyet arzetmektedir. Zira dostlarının merakım gidermek kadar, düşmanlarının attığı iftira izlerini de temizlemek onun talebelerinin vazifesidir. Zira "Kişi bilmediğinin düşmanıdır."
Bu gaye ile Üstâdımız Hazretleri, eski talebelerinden Müküslü Hamza’ya Tarihçe-i Hayatım kaleme alması için müsaade buyurmuş; yeğeni Abdurrahman’m telif eylediği Tarihçe-i Hayat kendi eserlerinden birinin arkasında lahika olarak neşredilmiş; İstanbul'daki Üniversite Nur Talebelerinin hazırladığı Küçük Tarihçe’nin yazılmasına rıza göstermiş ve nihayet talebelerinin ısrarı üzerine İsparta ve Kastamonu Kahramanları diğer Nur Talebelerinin de yardımıyla ve Üstâd Hazretleri’nin tashihleriyle Büyük Tarihçe-i Hayatı neşretmişlerdir. Fakat Üstâdımız Hazretleri, bu Tarihçe-i Hayatı’nda hususî hayatı ile alakalı bilgileri mümkün mertebe hazf ederek, dikkatleri Risale-i Nur'a çevirmek için elinden geleni yapmıştır.
Üstâdımız Hazretleri'nin vefatından sonra, onun hakkında müsbet ve menfî yazılar ve bilgiler yayılmaya başlayınca ve mahkemeler şehirden şehire sürüp gidince, Nur Talebeleri Üstâdları hakkındaki mütefekkirlerin ve son şahitlerin kanaatlerini toplama ihtiyacını hissetmişler ve büyük emeklerle bunları yazılı hale getirmişlerdir. Cemal Kutay ve benzerleri, Üstâdımız hakkında rastgele ve belgeye dayanmayan bilgiler vermeye başlayınca ve bir kısım insanlar Risale-i Nurların tahrîf edildiğini ileri sürecek kadar hadlerini aşınca, Cenab-ı Hakk’ın istihdâmı ile Abdülkadir Badıllı kardeşimiz, bütün Nur Külliyâtını, Lahikaları, Müdâfa’aları, eski eserlerin tamamını ve elindeki vesikaları nazara alarak küllî bir hizmete vesile olacak üç ciltlik muazzam çalışmasını kaleme almıştır. Bütün aleyhteki iddiaları keskin kalemiyle çürütmüştür.
Ancak Üstâdımızın "Evet yüzer kudsî kahramanları yetiştiren ve binler manevî kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-ı Kur’aniyenin mayası ile ve imânın nuruyla ve İslâmiyet'in şerefiyle beslenen, tekemmül eden ÂI-i Beyt, elbette âhirzamanda Şerî'at-ı Muhammediye'yi ve hakikat-ı Furkaniyeyi ve Sünnet-i Ahmediye’yi (A.S.M.) ihyâ ile, ilân ile, icra ile, başkumandanları olan Büyük Mehdî’nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır.” {Şualar, 590 - 591) ifadeleri, Üstâdımız hakkında daha akademik ve ayrıntılı çalışmaların yapılacağına işaret etmektedir.
Bu sebeple arşiv uzmanlığı, İslâmî ilimlere olan vukufu ve Risâle-i Nura çocukluğundan beri âşinâ olduğu herkesçe malum olan Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşimiz, daha evvel Üstâdımız ile alakalı erişilemeyen vesikalara ulaşmış; bu ciltte görüleceği üzere, Üstâdımızın seyyid ve şerîf olduğuna dair belgeler; Üstâdımızın aldığı iki icâzetnâme ve ezberlediği 90 kitabın listesi; İngiliz Müstemlekât Nâzırına verdiği cevap; Medreset’üz-Zehrâ’nın kuruluş belgeleri; İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti ve benzeri kısmen de olsa mübhem kalan meselelerle alakalı binlerce belgeyi elde etmiştir. Bunu takdir eden Abdülkadir Badıllı kardeşimizin de elindeki bütün kaynakları, kendisine teslim etmesiyle, elindeki belge sayısının 50.000’i geçtiğini kendisinden öğreniyoruz. Bedîüzzaman'm bütün dünyada akademik konferans, panel ve sempozyumlara konu edildiği bir zamanda, böylesine arşiv belgelerine ve orijinal kaynaklara dayanarak yapılan çalışma, inşaallah Üstâdımızın biraz önce naklettiğimiz ifadelerinden anlaşılan "kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyede- ki düsturların muktezasıdır" hakikatına mâsadak olacağını rahmet-i İlahiyeden ümit ediyoruz. Bu muhteşem eser, Üstâd'ın hayatı ve şahsiyeti ile alakalı yapılan yerli ve yabancı çalışmalara ve araştırmalara kaynaklık edecektir.
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşimize merhûm Mustafa Sungur Ağabey'in cemâ'atin huzurunda kitabi ve şifâhî olarak yaptığı teşvik ve tasvibi, biz de bu takriz ile yazılı olarak yapmayı vazife addediyoruz. Kendisine hayırlı ömür niyaz ederek geriye kalan ciltleri de tamamlamasını Yüce Allah’dan niyaz eyliyoruz.
Kitap temini için :
OSMANLI ARAŞTIRMALARI VAKFI
Zeynep Sultan Camii Sok. No: 29 34410 - Fâtih/İstanbul
Tel: (0212) 513 40 33 (Pbx) & Faks: (0212) 511 34 78
www.osmanli.org.tr e-mail: osav@osmanli.org.tr www.osmanlisahafi.com