Sıkça Sorulan Sorular
(Bediüzzaman - Cumhuriyet Dönemi)
Bediüzzaman hazretlerinin Cumhuriyet hakkındaki fikirleri nelerdir?
Eskişehir Mahkemesinde gizli kalmış, resmen zapta geçmemiş ve müdafaatımda dahi yazılmamış bir eski hâtırayı ve lâtif bir vâkıa-i müdafaayı beyan ediyorum.
Orada benden sordular ki: "Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?" Ben de dedim: Eskişehir mahkeme reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden, ben, dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım isbat eder. Hulâsası şudur ki; o zaman, şimdiki gibi, hâlî bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu, ben de tanelerini karıncalara verirdim; ekmeğimi onun suyu ile yerdim. İşitenler benden soruyordular, ben de derdim: "Bu karınca ve arı milletleri, cumhuriyetçidirler, o cumhuriyet-perverliklerine hürmeten taneleri karıncalara verirdim." Sonra dediler: "Sen, selef-i sâlihîne muhalefet ediyorsun?" Cevaben diyordum: "Hulefa-i Râşidin; herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddîk-i Ekber (R.A.), Aşere-i Mübeşşereye ve sahabe-i kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat mânasız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer'iyeyi taşıyan, mâna-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler."
Bilâhare Siirt'e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kamus-u Okyanus'u Bâb-üs-Sin'e kadar hıfzetti. Ne fikre binaen kamusu hıfzettiği sorulduğunda:
- Kamus her kelimenin kaç mânaya geldiğini yazıyor; ben de bunun aksine olarak her mânaya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kamus vücuda getirmek merakına düştüm, cevabında bulundu. Mezkûr türbeye kapandığı vakit küçük biraderi Mehmed, yemeğini getiriyordu. Yemek içindeki taneleri kubbenin etrafında bulunan karıncalara vererek kendisi ekmeğini yemeğin suyuna batırarak kanaat ediyordu.
- Neden dolayı taneleri karıncalara veriyorsun? denildiğinde,
- Bunlarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet ve fevkalâde vazifeşinaslık ve çalışma bulunduğunu müşahede ettiğim için cumhuriyet perverliklerine mükâfaten kendilerine muavenet etmek istiyorum, cevabında bulunmuştur... (Hâşiye). 1935 de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde "Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?" sualine cevaben:
- Eskişehir mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden benim dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım isbat eder, diyerek yukarıda zikredilen "Karınca hadisesini" anlatır ve şöyle der:
Hulefa-yı Raşidîn herbiri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddık-ı Ekber, Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat manasız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adâleti ve hürriyet-i şer'iyyeyi taşıyan mâna-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler