İman ve Küfür Müvazeneleri | Lemeat | 255
(253-268)

Nokta-i istinadı kuvvete bedel haktır. Hakkın dâim şe’nidir adâlet ve tevazün. Bundan çıkar selâmet, zâil olur şekavet.

Hedefinde menfaat yerine fazilettir. Faziletin şe’nidir muhabbet ve tecazüb. Bundan çıkar saâdet, zâil olur adâvet.

Hayattaki düsturu, cidal kıtâl yerine, düstur-u teâvündür. O düsturun şe’nidir ittihad ve tesanüd; hayatlanır cemâat.

Suret-i hizmetinde, heva heves yerine hüdâ-yı hidâyettir. O hüdânın şe’nidir: İnsana lâyık tarzda terakki ve refahet.

Ruha lâzım surette tenevvür ve tekâmül. Kitlelerin içinde cihet-ül vahdeti de tardeder unsuriyet, hem de menfî milliyet.

Hem onların yerine rabıta-i dindir, nisbet-i vatanîdir, alâka-i sınıfîdir, uhuvvet-i îmânî. Şu rabıtanın şe’nidir; samimî bir Uhuvvet.

Umumî bir selâmet. Haric etse tecavüz, o da eder tedafü’. İşte şimdi anladın; sırrı nedir ki küsmüş, almadı medeniyet.

Şimdiye kadar İslâmlar ihtiyariyle girmemiş, şu medeniyet-i hâzıra. Onlara yaramamış; hem de onlara vurmuş müdhiş kayd-ı esâret.

Belki nev’-i beşere tiryak iken zehir olmuş. Yüzde seksenini atmış meşakkat ve şekavet. Yüzde onu çıkarmış müzahraf bir saâdet!

Diğer onu bırakmış beyne beyne bîrahat! Zâlim ekallin olmuş gelen rıbh-ı ticaret. Lâkin saadet odur: Külle ola saâdet.

Səs yoxdur