İşaratu-l İcaz | Surei Fatiha | 21
(19-29)

Hatta yu okuyan adam, sanki cümlesindeki emre imtisâlen okuyor gibi olur.

Cem’ sîgasiyle zikredilen deki zamir, üç tâifeye işârettir. Birincisi: İnsanın vücûdundaki bütün a’za ve zerrâta raci’dir ki, bu i’tibârla şükr-ü örfîyi eda etmiş olur. İkincisi: Bütün ehl-i tevhidin cemâatlerine âittir. Bu cihetle şerîata itaat etmiş olur. Üçüncüsü: Kâinatın ihtiva ettiği mevcûdâta işârettir. Bu i’tibârla, şerîat-ı fıtriye-i kübrâya tâbi olarak hayret ve muhabbetle kudret ve azametin arşı altında sâcid ve âbid olmuş olur.

Bu cümlenin mâkabliyle vech-i nazmı, ün ye tefsir ve beyânı olmakla e de bir netice ve bir lâzım olmasıdır.

İhtar: nin takdimi, ihlâsı vikaye etmek içindir; ve zamir-i hitab da, ibâdetin sebeb ve illetine işârettir. Çünkü: Hitaba incirar eden geçen sıfâtla muttasıf olan zât, elbette ibâdete müstehaktır.

de müstetir zamir, nun fâili gibi, o üç cemâatten herbirine raci’dir. Yâni: Bizim vücûdumuzun zerrâtı veya ehl-i tevhid cemâatı veyahut kâinat mevcûdâtı, bütün hâcât ve maksadlarımıza, bilhassa en ehemm olan ibâdetimize, senden iane ve tevfik istiyoruz. kelimesinin tekrarlanmasındaki hikmetin birincisi, hitab ve huzurdaki lezzetin arttırılmasına; ikincisi, ayân makamının bürhan makamından daha yüksek olduğuna; üçüncüsü, huzurda sıdk olup kizbin ihtimali olmadığına; dördüncüsü, ibâdetle istianenin ayrı ve müstakil maksadlar olduklarına işârettir.

Bu iki fiili birbiriyle bağlayan münâsebet, ücretle hizmet arasındaki münâsebettir. Zîra ibâdet, abdin Allah’a karşı bir hizmetidir. İane de, o hizmete karşı bir ücret gibidir. Veya mukaddeme ile maksud arasındaki alâkadır. Çünkü iane ve tevfik, ibâdete mukaddemedir.

Səs yoxdur