İşaratu-l İcaz | Surei Fatiha | 23
(19-29)

: Sırat-ı müstakim; şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hasıl olan adl ve adâlete işârettir. Şöyle ki:

Tegayyür, inkılâb ve felâketlere ma’rûz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi: Menfaatleri celb ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behimiye. İkincisi: Zararlı şeyleri def’ için kuvve-i sebûiye-i gadabiye. Üçüncüsü: Nef’ ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.

Lâkin, insandaki bu kuvvetlere şerîatça bir hadd ve bir nihayet tâyin edilmiş ise de, fıtraten tâyin edilmemiş olduğundan bu kuvvetlerin herbirisi, “tefrit, vasat, ifrat” namiyle üç mertebeye ayrılırlar. Meselâ: Kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki, ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi fücurdur ki; namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki; helâline şehveti var, harama yoktur.

İhtar: Kuvve-i şeheviyenin yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi fürûatında da bu üç mertebe mevcûddur.

Ve keza, kuvve-i gadabiyenin tefrit mertebesi, cebânettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi, tehevvürdür ki, ne maddî ve ne ma’nevî hiç bir şeyden korkmaz. Bütün istibdâdlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattır ki; hukûk-u dîniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru’ olmayan şeylere karışmaz.

İhtar: Bu kuvve-i gadabiyenin fürûatında da şu üç mertebenin yeri vardır.

Ve keza; kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi gabavettir ki; hiç bir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi cerbezedir ki; hakkı bâtıl, bâtılı hak sûretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki; hakkı hak bilir, imtisâl eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinâb eder.



Səs yoxdur