İşaratu-l İcaz | Mühürlenen Kalbler | 81
(72-82)

S- Kâfirin o cezasının adâlete uygun olduğunu teslim ettik. Fakat azabları intâc eden şerlerden hikmeti ezeliyenin gani olduğuna ne diyorsun?

C- Kavaid-i esasiyedendir ki, arasıra vukua gelen şerri kalil için hayrı kesîr terkedilmez. Terkedildiği takdirde, şerri kesîr olur. Binâenaleyh hakâiki nisbiyenin sübutunu izhâr etmek, hikmeti ezeliyenin iktizasındandır. Bu gibi hakâikın tezahürü, ancak şerrin vücûdiyle olur. Şerden, haddi tecavüz etmemek için, terhib ve tahvif lâzımdır. Terhibin vicdan üzerine te’siri, terhibi tasdik etmekle olur. Terhibin tasdiki ise, haricî bir azabın vücûduna mütevakkıftır. Zîra vicdan, akıl ve vehim gibi, haricî ve ebedî hakîkat hükmüne geçmiş bir azabdan yapılan terhible müteessir olur. Öyle ise, dünyada olduğu gibi âhirette de, ateşin vücûdundan yapılan terhib, tahvif; aynı hikmettir.

Sual: Pekâlâ o ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkati İlâhîyyeye ne diyorsun?

Cevab: Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya ademe gidecektir veya dâimî bir azab içinde mevcûd kalacaktır. Vücûdun velev Cehennem’de olsun, ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zîra adem, şerri mahz olduğu gibi, bütün musîbet ve masiyetlerin de merciidir. Vücûd ise velev Cehennem de olsa, hayrı mahzdır. Maahaza kâfirin meskeni Cehennem’dir ve ebedî olarak orada kalacaktır.

Fakat kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesbi istihkak etmiş ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzâde olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları a’mali hayriyelerine mükâfaten, şu merhameti İlâhîyeye mazhar olduklarına dâir işârâtı hadîsiye vardır.

Maahaza cinâyetin lekesini izâle veya hacaletini tahfif, veyahut icrayı adâlete iştiyak için cezayı hüsnü rıza ile kabul etmek, ruhun fıtrî olan şe’nidir. Evet, dünyada, çok namus sâhibleri, cinâyetlerinin hicabından kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir; ve isteyenler de vardır.

(Münâfıklar hakkındaki on iki âyetin tefsiri, umûmî değil husûsi bir ders olduğundan; bilâhere neşredilmek üzere buradan çıkarılmış olup, o bahisten yalnız kizb hakkındaki aşağıdaki parça alınmıştır.)


Səs yoxdur