İşaratu-l İcaz | Mühürlenen Kalbler | 78
(72-82)

Evet nasılki bütün aktar-ı bedene mâü’l-hayatı neşreden o cismi sanevberî, bir makine-i hayattır; ve maddî hayat onun işlemesi ile kaimdir; sekteye uğradığı zaman cesed de sukuta uğrar. Kezalik o latife-i Rabbânîye, âmâl ve ahvâl ve ma’nevîyatın hey’et-i mecmûasını hakîki bir nûr-u hayat ile canlandırır, ışıklandırır; nûr-u îmanın sönmesiyle mâhiyeti, meyyit-i gayr-ı müteharrik gibi bir heykelden ibâret kalır.

de nın tekrarı, kalb ile sem’a vurulan hâtemlerin herbirisi müstakil bir nevi delâile âid olduğuna işârettir. Evet kalbin hatmi, delâil-i kalbiye ve vicdaniyeye âittir. Sem’in hatmi, delâil-i nakliye ve hariciyeye âittir. Ve keza her iki hatmin bir cinsten olmadığına bir remizdir.

S- Kalb ile basarın cem’ sîgasiyle, sem’in müfred sûretinde zikirlerinde ne gibi bir hikmet vardır?

C- Kalb ile basarın taallûk ettikleri şeyler mütehalif, yolları mütebayin, delilleri mütefavit, ta’lim ve telkin edicileri mütenevvidir. Sem’ ise, kalb ve basarın hilafına, masdardır. İşittiren ferddir. Cemâatin işittikleri, ferddir. İşiten ferd, ferd olur. Bunun için müfred olarak iki cem’in arasına düşmüştür.

S- Kalbden sonra tercihen sem’in zikredilmesi neye binâendir?

C- Melekât ve ma’lûmat-ı kalbiye, alelekser kulak penceresinden kalbe girerler. Bu i’tibârla sem’, kalbe yakındır. Ve aynı zamanda, cihat-ı sitteden ma’lûmat aldığı cihetle kalbe benziyor. Zîra göz yalnız ön ciheti görür. Bunlar ise her tarafı görürler.

de, üslûbun tağyiriyle, cümle-i fiiliyeye tercihen cümle-i ismiyenin ihtiyar edilmesi, basar ile görünen delillerin sâbit olduklarına; kalb veya sem’ ile alınan deliller ise, müteceddid ve gayr-ı sâbit olduklarına işârettir.

S- ile arasında ne fark vardır ki, isnad edilmiştir. isnadsız bırakılmıştır?

C- Allah tarafından onların kesblerine bir cezadır. ise, Allah tarafından olmayıp, onların meksûbudur.

Səs yoxdur