İşaratu-l İcaz | Nübüvvetin Tahkiki | 105
(105-121)
Nübüvvet

Hakkında

Gâyet kısa bir meâli: Yâni “Abdimiz üzerine inzal ettiğimiz Kur’ânda bir şübheniz varsa, Kur’ân’ın mislinden bir sûre yapınız; hem de Allah’tan başka, işlerinizde kendilerine müracaat ettiğiniz şüheda ve muinlerinizi de çağırınız, yardım etsinler. Eğer sözünüzde sâdık iseniz hepiniz beraber çalışınız, Kur’ân’ın mislinden bir sûre getiriniz. Eğer bir misil getiremediğiniz takdirde, zâten getiremezsiniz ya, öyle bir ateşten sakınınız ki; odunu, insanlar ile taşlardır.”

Mukaddeme

Kitabın evvelinde beyân edildiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in ta’kib ettiği esas maksad “dört”tür. Birinci maksadı olan “tevhid”, evvelki âyetle beyân edilmiştir. Bu âyetle de, ikinci maksad olan “nübüvvet” beyân ve îzah edilmiştir. Yalnız birşey var ki, bu âyet nübüvvet-i Muhammediye’nin (A.S.M.) isbatı hakkındadır; nübüvvet-i mutlaka hakkında değildir. Halbuki maksad, mutlak nübüvvettir. Fakat küllî, cüz’îde dâhildir. Cüz’înin isbatiyle küllî de isbat edilmiş olur. Bu âyet, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın nübüvvetini, en büyük mu’cizesi olan i’caz-ı Kur’ân’dan bahisle isbat ediyor. O zâtın (A.S.M.) nübüvvetine dâir delâil, başka risâlelerimizde beyân edilmiştir. Burada yalnız bir kısmını hülâsaten altı mes’ele zımnında beyân edeceğiz:

Səs yoxdur