İşaratu-l İcaz | Nübüvvetin Tahkiki | 106
(105-121)

Birinci Mes’ele: Enbiyâ-i sâlifînde nübüvvete medâr ve esas tutulan noktalar ve onların ümmetleriyle olan muameleleri hakkında -yalnız zaman ve mekânın te’siriyle ba’zı husûsat müstesna olmak şartiyle- yapılacak tam bir teftiş ve kontrol neticesinde, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’da daha ekmel, daha yükseği bulunmakta olduğu tahakkuk eder. Binâenaleyh nübüvvet mertebesine nâil olanların hey’et-i mecmûası, mu’cizeleriyle vesâir ahvâlleriyle, lîsan-ı hal ve kal ile, nev’-i beşerin sinni kemâle geldiğinde Üstadü’l-Beşer ünvanını taşıyan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sıdk-ı nübüvvetine i’lân-ı şehâdet etmişlerdir. O Hazret de (A.S.M.) bütün mu’cizeleriyle Sâni’in vücûd ve vahdetini, nurlu bir bürhan olarak âleme i’lân etmiştir.

İkinci Mes’ele: O zâtın (A.S.M.) evvel ve âhir bütün ahvâl ve harekâtı nazar-ı dikkatten geçirilirse, herbir hareketi, herbir hâli hârikulâde değilse de onun sıdkına delâlet eder. Ezcümle: “Gar” mes’elesinde, Ebu Bekir-is Sıddık ile beraber halâs ve kurtuluş ümidi tamamiyle kesildiği bir anda, “Korkma, Allah bizimle beraberdir” diye Ebu Bekir-is Sıddık’a verdiği teselli ve tavk-ı beşerin fevkinde bir ciddiyetle, bir metanetle, bir şecaatle, havfsız, tereddüdsüz gösterdiği vaziyet; elbette sıdkına ve nokta-i istinâdı olan Hâlıkına i’timâd ettiğine Güneş gibi bir bürhandır. Kezalik, saadet-i dâreyn için te’sis ettiği esaslarda isabet etmiş olduğu ve izhâr ettiği kavaidin hakîkatla muttasıl ve hakkaniyetle yapışık olduğu, bütün âlemce mazhar-ı kabul ve tasdik olmuş ve olmaktadır.

İhtar: O zâtın (A.S.M.) ahvâl ve harekâtı birer birer, yâni tek tek onun sıdk ve hakkaniyetini gösterirse; hey’et-i mecmûası, onun sıdk-ı nübüvvetine öyle bir delil olur ki, şeytanları bile tasdike mecbûr eder.

Üçüncü Mes’ele: O Zâtın (A.S.M.) sıdk-ı nübüvvetini yazıp tasdik eden birkaç sahife vardır. Şimdi o sahifeleri okuyacağız:

Birinci Sahife: O Hazretin zâtıdır. Fakat bu sahifeyi mütalaadan evvel, dört nükteye dikkat lâzımdır:

Birinci Nükte: Yâni: Fıtrî karagözlülük, sun’î (yapma) karagözlülük gibi değildir.

Səs yoxdur