İşaratu-l İcaz | İcazı Kuran | 123
(122-138)

Ve o hazrete karşı olan kin, adâvet ve inadlariyle beraber; en kolay, en yakın, en selim olan kalem ve yazı ile muarazayı terk; ve en uzun, en müşkil, en tehlikeli ve şübheli seyf ve harb ile mukabeleye mecbûren iltica ettiler. Sûret-i kat’iyyede bundan anlaşıldı ki, Kur’ân’ın benzerini yapmaktan âciz kalmışlardır. Zîra, her iki yolun arasındaki farkı bilmeyenlerden değildiler. Binâenaleyh birinci yol ibtal-i da’va için daha müsaid iken onu terkedip, hem malları, hem canları tehlikeye atan başka bir yola sülûk eden; ya sefihtir –halbuki müslüman olduktan sonra siyaset-i âlemi eline alanlara sefih denilemez– veya birinci yola sülûktan kendilerini âciz görmüşlerdir. Onun için kalem yerine seyfe müracaat etmişlerdir.

S- Kur’ân’a bir nazire yapmak mümkinattan imiş, fakat nasılsa yapılmamıştır?

C- Mümkinattan olmuş olsaydı, damarlarına dokundurulanlar, behemehal muarazayı arzu ederlerdi. Ve muaraza arzusunda bulunmuş olsaydılar, muaraza yapacaklardı. Çünkü, ibtal-i da’va için muarazaya ihtiyaçları pek şedid idi. Muaraza etmiş olsaydılar, gizli kalmazdı, tezahür ederdi. Çünkü tezahürüne rağbet çok olduğu gibi, esbâb dahi çok idi. Tezahür etseydi, âlemde şöhret bulurdu. Şöhret bulmuş olsaydı, Müseylime’nin hezeyanları gibi behemehal tarihte bulunacaktı. Mâdem ki tarihte bulunmamıştır, demek yapılmamıştır. Mâdem yapılmamıştır, demek Kur’ân mu’cizedir.

S- Müseylime füseha-i Arabdan olduğu halde, sözleri ne için âleme maskara olmuştur?

C- Çünkü onun sözleri, bin derece fevkinde bulunan sözlere karşı mukabeleye çıktığından çirkin ve gülünç olmuştur. Evet, güzel bir adam, Hazret-i Yusuf (A.S.) ile beraber güzellik imtihanına girerse, elbette çirkin ve gülünç olur.

S- Kur’ân-ı Kerîm hakkında şek ve şübheleri olanlar, Kur’ân’ın ba’zı terkib ve kelimeleri güya Nahiv ilminin kaidelerine muhalefet etmiş gibi şübhe îka’ etmişlerdir?

C- Bu gibi heriflerin, İlm-i Nahv’in kaidelerinden haberleri yoktur. Sekkakî’nin dediği gibi; efsah-ı füseha olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, Kur’ân-ı Kerîm’i uzun uzun zamanlarda tekrar tekrar okuduğu halde o hataların farkında olmamış da bu cahil herifler mi farkında olmuşlardır? Bu, hangi akla girer ve hangi kafaya sığar? Sekkakî “Miftah”ının sonunda, bu gibi cahilleri iyi taşlamıştır. Evet, bir şâirin dediği gibi,


Səs yoxdur