İşaratu-l İcaz | İcazı Kuran | 137
(122-138)

S- İttika ile tecennüb, ikisi de bir ma’nayı ifade ederler. İttikanın tecennübe cihet-i tercihi nedir?

C- Evet ittika, îmana tâbidir. Yâni ittika, îman olduktan sonra husule gelir. Tecennübde bu ebaiyet yoktur. Binâenaleyh, ittika kelimesi îmanı andırır ve ittika lafziyle, îmana îma ve işâret edilebilir. Fakat tecennüb kelimesi bu işi göremez. Bunun içindir ki, nun hakîki cezası olan nun yerinde ya tercihan ihtiyar ve ikame edilmiştir. Nârın ile târifi, nârın ma’hûdiyet ve ma’lûmiyetine işârettir. Çünkü, enbiyâ-i izamdan işitilmek sûretiyle, zihinlerde ma’lûmiyeti takarrur etmiştir.

S- esmâ-i mevsuledendir. “Sıla” dâhil olduğu cümlenin evvelce ma’lûm olduğunu iktiza eder. Halbuki sılası olan evvelce muhatablara ma’lûm değilmiş?

C- âyeti bu âyetten evvel nâzil olduğuna nazaran muhatablar ondan kesb-i ma’lûmat ettiklerine binâen, burada ile arasında tavsif muamelesi yapılmıştır. : Bu kayıdlardan maksad, tehdiddir. Tehdidlerin te’kid ve teşdid edildiğine binâen, burada kelimesiyle te’kid edilmiştir; lâfziyle da teşdid ve tevbih edilmiştir. Şöyle ki:

Səs yoxdur