İşaratu-l İcaz | Nükteyi İcaziye | 160
(155-175)

ve ibâdetleri de o kadar çirkindir ki, ile, yâni örümceğin ağiyle ta’bir edilmiştir.

Üçüncü Mugalata: Onlar diyorlar ki: “Hakîkatı izhâr etmekte, aczi îma eden bu gibi temsilâta ne ihtiyaç vardır?”

Elcevab: Kur’ânı inzal etmekten maksad, cumhuru nâsı irşâd etmektir. Cumhur ise avamdır. Avâm-ı nâs, çıplak olan hakâiki göremez; ülfet peyda etmedikleri akliyat-ı mahzayı ve mücerredatı fehimleri alamaz. Bunun için Cenâbı Hak lütf ve ihsaniyle hakîkatları onların ülfet ettikleri bir libas ile, bir şive ile göstermiştir ki, tevahhuş edip ürkmesinler. Bu bahis, müteşabihat bahsinde geçmiştir.

Bu âyetin cümleleri arasındaki irtibata gelelim:

Evet cümlesi onların irad ettikleri aşağıdaki müteselsil i’tirâzları reddediyor.

1- Allah’ın beşer ile konuşmasında ve onlara kahr u itab etmekte ve onlardan şikayet etmekte ne hikmet vardır? Halbuki bu gibi şeylerden anlaşılır ki; âlemde insanın da başka bir tasarrufu, bir te’siri vardır.

2- İnsanlar arasında cereyan eden konuşmalar gibi temsillerin getirilmesi... Zîra bu Kur’ân’ın beşer kelâmı olduğuna alâmettir.

3- Kelâmın arkasında, üslûbların arasında insanın timsali görünür.

4- Hakâik, temsilâtla tasvir ediliyor. Bu ise, hakîkatı izhâr etmekten âciz olduğuna delâlet eder.

5- Getirilen temsiller, âdi temsillerdir. Bu ise, mütekellimin zihni inhisar altında olduğuna emâredir.

6- Hakir ve kıymetsiz şeylerden temsiller getiriliyor. Bu da mütekellimin zaîf olduğuna delildir.

7- Getirilen temsillere mecbûriyet olmadığından, terki zikrinden evlâdır.

Səs yoxdur