İşaratu-l İcaz | İhyayı Ervah | 176
(176-184)


Yâni: “Ne sûretle Allah’ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki sizin hayatınız yoktu, o size hayatı verdi; sonra sizi öldürecektir, sonra yine hayat verecektir, sonra ona rücu’ edip gideceksiniz.”

Âyetlerin nazmına âid üç vecih, bu âyette de câridir:

Bu âyetin mâkabliyle irtibatı: Evet Kur’ân-ı Kerîm, vakta ki insanları ibâdete ve Allah’a îman etmeye da’vet etti. Ve îmanın i’tikâd edilecek esaslariyle yapılacak hükümlerini icmalen, delillerine işâreten zikretti. Evvelce mücmelen işâret edilen delilleri tazammun eden ni’metlerin ta’dâdiyle, bu âyette de zikretmeye avdet etti.

Evet bu âyetle, en büyük ni’met olan hayata işâret edilmiştir. İkinci âyetle, beka ni’metine işâret edilmiştir. Evet semavât ve Arz’ın tanzimatı, hayatın kemâl ve saadetini te’min eder. Üçüncü âyetle, beşerin kâinat üzerine tafdil ve tekrimine işârettir. Dördüncü âyetle, beşere ta’lim-i ilim ni’metine işâret yapılmıştır. Bu ni’metlerin sûretine, yâni ni’met oldukları cihete bakılırsa; inâyet-i İlâhîyyeye delil oldukları gibi, ibâdete de delildirler. Çünkü ni’metleri verene şükür, vâcibdir; küfran-ı ni’met, aklen de haramdır. Eğer o ni’metlerin hakîkatlarına bakılırsa, mebde’ ve meâdı isbat eden delillerdir.

Ve keza, bu âyet, geçen kâfir ve münâfıkların bahsine de nâzırdır. Onun için taaccübü ifade etmekle inkârı tazammun eden ile yapılan istifham, onların tehdidlerine işârettir.

Şimdi, bu cümlelerin aralarındaki irtibat ve münâsebetlerden bahsedeceğiz:

Səs yoxdur