Lemalar | Onbirinci Lema | 52
(49-61)

Evet, nasıl ki ma’nayı sarihi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a der: “Eğer ehl-i dalâlet arka verip senin Şerîat ve Sünnetinden i’raz edip Kur’ânı dinlemeseler, merak etme! Ve de ki: Cenâb-ı Hak bana kâfidir. Ona tevekkül ediyorum. Sizin yerlerinize ittiba edecekleri yetiştirir. Taht-ı saltanatı herşeyi muhittir. Ne âsiler, hududundan kaçabilirler ve ne de istimdâd edenler mededsiz kalırlar!” Öyle de ma’nayı işarîsiyle der ki:

Ey insan ve ey insanın reisi ve mürşidi! Eğer bütün mevcûdât seni bırakıp fenâ yolunda ademe giderse, eğer zihayatlar senden müfarakat edip ölüm yolunda koşarsa, eğer insanlar seni terkedip mezaristana girerse, eğer ehl-i gaflet ve dalâlet seni dinlemeyip zulümata düşerse, merak etme! De ki: Cenâb-ı Hak bana kâfidir. Mâdem o var, herşey var. Ve o halde, o gidenler ademe gitmediler. Onun başka memleketine gidiyorlar. Ve onların bedeline o Arş-ı Azîm sâhibi, nihayetsiz cünûd ve askerinden başkalarını gönderir. Ve mezaristana girenler mahvolmadılar, başka âleme gidiyorlar. Onların bedeline başka vazifedarları gönderir. Ve dalâlete düşenlere bedel, tarîk-ı hakkı takib edecek mutî kullarını gönderebilir. Mâdem öyledir, o herşeye bedeldir. Bütün eşya, birtek teveccühüne bedel olamaz! der.

İşte şu ma’nayı işarî vâsıtasiyle; bana dehşet veren üç müdhiş cenaze, başka şekil aldılar. Yâni: Hem Hakîm, hem Rahîm, hem Âdil, hem Kadîr bir Zât-ı Zülcelâl’in taht-ı tedbir ve Rubûbiyetinde ve hikmet ve rahmeti içinde hikmetnüma bir seyeran, ibretnüma bir cevelan, vazifedarane bir seyahat sûretinde bir seyrü’s-seferdir, bir terhis ve tavziftir ki, böylece kâinat çalkalanıyor, gidiyor, geliyor!..

BEŞİNCİ NÜKTE:

Âyet-i azîmesi, ittiba-ı Sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’i bir sûrette ilân ediyor. Evet şu Âyet-i Kerîme, kıyasat-ı mantıkıye içinde, kıyâs-ı istisnâî kısmının en kuvvetli ve kat’i bir kıyasıdır. Şöyle ki: Nasıl mantıkça kıyâs-ı istisnâî misâli olarak deniliyor: “Eğer Güneş çıksa, gündüz olacak.” Müsbet netice için denilir: “Güneş çıktı, öyle ise netice veriyor ki: Şimdi gündüzdür.” Menfi netice için deniliyor: “Gündüz yok, öyle ise netice veriyor ki: Güneş çıkmamış”. Mantıkça, bu müsbet ve menfi iki netice kat’idirler. Aynen böyle de: Şu Âyet-i Kerîme der ki: “Eğer ALLAH’a muhabbetiniz varsa, HABİBULLAH’a ittiba edilecek. İttiba edilmezse, netice veriyor ki: ALLAH’a muhabbetiniz yoktur.” MUHABBETULLAH varsa, netice verir ki: HABİBULLAH’ın Sünnet-i Seniyyesine ittibaı intac eder. Evet Cenâb-ı Hakka îman eden, elbette Ona itaat edecek.

Səs yoxdur