Lemalar | Onüçüncü Lema | 71
(70-89)

İşte bu sırdandır ki: Ehl-i dalâlet, hakîkaten zaîf bir kuvvet ile pek kuvvetli ehl-i hakka ba’zan galib oluyor. Fakat ehl-i hakkın öyle muhkem bir kal’ası var ki, onda tahassun ettikleri vakit, o müdhiş düşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler,sırriyle ebedî bir sevab ve menfaatle o zarar telâfi edilir. O kal’a-i metin, o hısn-ı hasin ise, şerîat-ı Muhammediye (A.S.M.) ve Sünnet-i Ahmediyedir (A.S.M.).

İKİNCİ İŞÂRET: SUAL: Şerr-i mahz olan şeytanların îcadı ve ehl-i îmana taslîtleri ve onların yüzünden çok insanlar küfre girip Cehennem’e girmeleri, gâyet müdhiş ve çirkin görünüyor. Acaba Cemil-i Alelıtlak ve Rahîm-i Mutlak ve Rahman-ı Bi’l-Hakkın rahmet ve cemâli, bu hadsiz çirkinliğin ve dehşetli musîbetin husûlüne nasıl müsaade ediyor ve nasıl cevaz gösteriyor?

Şu mes’eleyi çoklar sormuşlar ve çokların hatırına geliyor.

ELCEVAB: Şeytanın vücûdunda cüzî şerler ile beraber bir çok makasıd-ı hayriye-i külliye ve kemâlât-ı insaniye vardır. Evet bir çekirdekten koca bir ağaca kadar ne kadar mertebeler var; mâhiyet-i insaniyedeki isti’dâdda dahi ondan daha ziyâde meratib var. Belki zerreden Şemse kadar dereceleri var. Bu isti’dâdatın inkişafatı, elbette bir hareket ister, bir muamele iktiza eder. Ve o muameledeki terakki zenbereğinin hareketi, mücahede ile olur. O mücahede ise, şeytanların ve muzır şeylerin vücûdiyle olur. Yoksa, melâikeler gibi insanların da makamı sâbit kalırdı. O halde insan nev’inde, binler enva’ hükmünde sınıflar bulunmayacak. Bir şerr-i cüz’î gelmemek için bin hayrı terketmek, hikmet ve adalete münafîdir. Çendan şeytan yüzünden ekser insanlar dalâlete giderler. Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete bakar, kemiyete az bakar veya bakmaz.

Nasılki bin ve on çekirdeği bulunan bir zât, o çekirdekleri toprak altında bir muamele-i kimyeviyeye mazhar etse; ondan on tanesi ağaç olmuş, bini bozulmuş. O on ağaç olmuş çekirdeklerin o adama verdiği menfaat, elbette bin bozulmuş çekirdeğin verdiği zararı hiçe indirir. Öyle de: Nefs ve şeytanlara karşı mücahede ile, yıldızlar gibi nev-i insanı şereflendiren ve tenvir eden on insan-ı kâmil yüzünden o nev’e gelen menfaat ve şeref ve kıymet, elbette haşerat nev’inden sayılacak derecede süfli ehl-i dalâletin küfre girmesiyle insan nev’ine vereceği zararı hiçe indirip göze göstermediği için, rahmet ve hikmet ve Adalet-i İlâhîyye, şeytanın vücûduna müsaade edip tasallutlarına meydan vermiş.

Səs yoxdur