Lemalar | Yirmibeşinci Lema | 215
(205-221)

Bahtiyardır o evlât ki; peder ve vâlidesinin hastalık zamanında, onların seriü’tteessür olan kalblerini memnun edip hayır duâlarını alır. Evet, hayat-ı içtimâîyede en muhterem bir hakîkat olan peder ve vâlidesinin şefkatlerine mukabil, hastalıkları zamanında kemâl-i hürmet ve şefkat-i ferzendane ile mukabele eden o iyi evlâdın vaziyetini ve insaniyetin ulviyetini gösteren o vefadâr levhaya karşı, hatta melâikeler dahi Mâşâallah, Bârekâllah deyip alkışlıyorlar. Evet hastalık zamanında, hastalık elemini hiçe indirecek gâyet hoş ve ferahlı, etrafında tezahür eden şefkatlerden ve acımak ve merhametlerden gelen lezzetler var. Hastanın duâsının makbûliyeti ehemmiyetli bir mes’eledir. Ben otuz kırk seneden beri, bendeki kulunç denilen bir hastalıktan şifa için duâ ederdim. Ben anladım ki, hastalık duâ için verilmiş.. duâ ile duâyı, yâni; duâ kendi kendini kaldırmadığından anladım ki, duânın neticesi uhrevîdir; (Hâşiye) kendisi de bir nevi ibâdettir ve hastalık ile aczini anlayıp Dergâh-ı İlâhîyyeye iltica eder. Onun için otuz senedir şifa duâsını ettiğim halde, duâm zâhirî kabul olmadığından, duâyı terketmek kalbime gelmedi. Zîra hastalık, duânın vaktidir; şifa, duânın neticesi değil. Belki Cenâb-ı Hakîm-i Rahîm, şifa verse, fazlından verir. Hem duâ, istediğimiz tarzda kabul olmazsa makbûl olmadı denilmez... Hâlik-ı Hakîm daha iyi biliyor, menfaatimize hayırlı ne ise onu verir. Ba’zan dünyaya âid duâlarımızı, menfaatimiz için Âhiretimize çevirir.. öyle kabul eder. Her ne ise... Hastalık sırriyle hulûsiyet kazanan, husûsan zaaf ve aczden ve tezellül ve ihtiyaçtan gelen bir duâ kabule çok yakındır. Hastalık böyle hâlis bir duânın medârıdır. Hem dindar olan hasta, hem hastaya bakan mü’minler de bu duâdan istifade etmelidirler.

ON SEKİZİNCİ DEVA: Ey şükrü bırakıp şekvaya giren hasta! Şekva, bir haktan gelir. Senin bir hakkın zâyi’ olmamış ki şekva ediyorsun. Belki senin üstünde hak olan çok şükürler var; yapmadın. Cenâb-ı Hakk’ın hakkını vermeden, haksız bir sûrette hak istiyorsun gibi şekva ediyorsun. Sen, kendinden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekva edemezsin. Belki sen, kendinden sıhhat noktasında aşağı derecelerde bulunan biçâre hastalara bakıp şükretmekle mükellefsin. Senin elin kırık ise, kesilmiş ellere bak! Bir gözün yoksa, iki gözü de olmıyan a’mâlara bak! ALLAH’a şükret. Evet, ni’mette kendinden yukarıya bakıp şekva etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Ve musîbette herkesin hakkı, kendinden musîbet noktasında daha yukarı olanlara bakmaktır ki şükretsin.

--------------------------------------------------
(Hâşiye): Evet, bir kısım hastalık duânın sebeb-i vücûdu iken, duâ hastalığın ademine sebeb olsa, duânın vücûdu kendi ademine sebeb olur; bu da olamaz.

Səs yoxdur