Lemalar | Yirmialtıncı Lema | 266
(222-267)

Ben yirmi yaşında iken tekrar ile derdim: “Eski zamanda mağaralara çekilen târikü’d-dünyalar gibi âhir ömrümde ben de bir mağaraya, bir dağa çekilip, insanların hayat-ı içtimâîyesinden çıkacağım.” Hem eski Harb-i Umûmîde şark-ı şimalîdeki esaretimde karar vermiştim ki: “Bundan sonra ömrümü mağaralarda geçireceğim. Hayat-ı siyasiyeden ve içtimâîyeden sıyrılacağım. Artık karışmak yeter.” derken, inâyet-i Rabbânîye, hem adalet-i kaderiye tecelli ettiler. Kararımdan ve arzumdan çok ziyâde hayırlı bir sûrette ihtiyarlığıma merhameten o mutasavver mağaralarımı hapishânelere ve inzivalara ve yalnızlık içinde çilehânelere ve tecrid-i mutlak menzillerine çevirdi. Ehl-i riyazet ve münzevilerin dağlardaki mağaralarının çok fevkinde “Yusufiyye Medreseleri” ve vaktimizi zâyi’ etmemek için tecridhâneleri verdi. Hem mağara faide-i uhreviyesini, hem hakâik-i îmaniye ve Kur’âniyenin mücahidane hizmetini verdi. Hatta ben azmetmiştim ki; arkadaşlarımın beraetlerinden sonra bir suç gösterip, hapiste kalacağım. Husrev ve Feyzi gibi mücerredler benim yanımda kalsın ve bir bahâne ile insanlarla görüşmemek ve vaktimi lüzumsuz sohbetlerle ve tasannu’ ve hodfuruşluk ile geçirmemek için tecrid koğuşunda bulunacağım. Fakat kader-i İlâhî ve kısmetimiz, bizi başka çilehâneye sevkettiler.

sırrıyla, ihtiyarlığıma merhameten ve hizmet-i îmaniyede daha ziyâde çalıştırmak için ihtiyar ve kudretimizin haricinde bu üçüncü Medrese-i Yûsufiyede vazife verildi.

Evet İnâyet-i İlâhîyye, ihtiyarlığıma merhameten; kuvvetli ve gizli düşmanı bulunmayan gençliğime mahsus olan mağaralarımı, hapishânenin tecrid-i münferid menzillerine çevirmesinde üç hikmet ve hizmet-i Nuriyeye üç ehemmiyetli faidesi var:

Birinci hikmet ve faide: Nur talebelerinin bu zamanda toplanmaları; zararsız olarak, Medrese-i Yûsufiyede olur. Ve birbirini görüp sohbet etmek, hariçte masraflı ve şübheli olur. Hatta benimle görüşmek için ba’zıları kırk elli lirayı sarfederek gelip, ya yirmi dakika veya hiç görüşmeden döner giderdi. Ben ba’zı kardeşlerimi yakından görmek için, hapsin zahmetini severek kabul ederdim. Demek hapis bizim için bir ni’mettir, bir rahmettir.

Səs yoxdur