Lemalar | Otuzuncu Lema | 310
(304-356)

Sûre-i Rahmân’da

Âyetindeki dört mertebe, dört nevi mîzana işâret eden dört def’a “mîzan” zikretmesi, kâinatta mîzanın derece-i azametini ve fevkalâde pek büyük ehemmiyetini gösteriyor. Evet hiçbir şeyde israf olmadığı gibi, hiçbir şeyde de hakîki zulüm ve mîzansızlık yoktur. Ve İsm-i Kuddûs’ün cilve-i âzamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcûdâtını temizliyor, güzelleştiriyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartiyle, hiçbir şeyde hakîki nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor!.

İşte hakâik-i Kur’âniyeden ve desâtir-i İslâmiyeden olan “adâlet, iktisad, nezafet” hayat-ı beşeriyede ne derece esaslı birer düstûr olduğunu anla. Ve Ahkâm-ı Kur’âniye ne derece kâinatla alâkadar ve kâinat içine kök salmış ve sarmış bulunduğunu ve o hakâikı bozmak, kâinatı bozmak ve sûretini değiştirmek gibi mümkün olmadığını bil!. Ve bu üç ziyâyı âzam gibi; rahmet, inâyet, hafîziyyet misillü yüzer ihâtalı hakîkatlar haşri, âhireti iktiza ve istilzam ettikleri halde, hiç mümkün müdür ki: Kâinatta ve umum mevcûdâtta hükümferma olan rahmet, inâyet, adâlet, hikmet, iktisad ve nezafet gibi pek kuvvetli ihâtalı hakîkatlar; haşrin ademiyle ve Âhiretin gelmemesiyle merhametsizliğe, zulme, hikmetsizliğe, israfa, nezafetsizliğe, abesiyete inkılâb etsinler? Hâşâ, yüz bin def’a hâşâ! Bir sineğin hakk-ı hayatını rahîmane muhafaza eden bir rahmet, bir hikmet; acaba haşri getirmemekle umum zîşuurların hadsiz hukuk-u hayatlarını ve nihayetsiz mevcûdâtın nihayetsiz hukuklarını zâyi’ eder mi? Ve ta’biri caiz ise, rahmet ve şefkatte ve adâlet ve hikmette hadsiz hassasiyet ve dikkat gösteren bir Haşmet-i rubûbiyet; ve kemâlâtını göstermek ve kendini tanıttırmak ve sevdirmek için bu kâinatı hadsiz harika san’atlariyle, ni’metleriyle süslendiren bir saltanat-ı uluhiyet, böyle hem umum kemâlâtını, hem bütün mahlûkatını hiçe indiren ve inkâr ettiren haşirsizliğe müsaade eder mi?.. Hâşâ! Böyle bir Cemâl-i Mutlak, böyle bir kubh-u mutlaka bilbedahe müsaade etmez. Evet âhireti inkâr etmek isteyen adam, evvelce bütün dünyayı bütün hakâikiyle inkâr etmeli. Yoksa, dünya bütün hakâikiyle, yüz bin lîsanla onu tekzib ederek bu yalanında yüz bin derece yalancılığını isbat edecek. Onuncu Söz kat’i delillerle isbat etmiştir ki; Âhiretin vücûdu, dünyanın vücûdu kadar kat’i ve şübhesizdir...

Səs yoxdur