Mesnevi-i Nuriye | Zerre | 187
(180-191)

Arzın tedbirinde insanın da tedbiri dahildir. Ve aynı zamanda bu tasarrufat yapılırken, başka nevilerin de şuûnatına bakılır. Ve hüceyrat-ı bedeniye ile zerrât dahi yaratılıyor. Ve hâkezâ, bütün bu tasarrufat bütün safahata aynı kudretle yapılır. Nasılki şemsin nurundan, katre ve kabarcıklara varıncaya kadar hiç bir şey hâriç kalmıyor. Bütün eşya o nur ile tenevvür ediyor.

Kezalik, bütün tasarrufat, Kudret-i Ezeliyeye âidtir. Başka bir şeyin müdâhalesi yoktur. Küreden zerreye varıncaya kadar o kudretin tasarrufundan hâriç değildir.

Hülâsa: Arının dimağını, mikrobun gözünü tanzim eden zât, senin ef’al ve a’mâlini mühmel, başıboş, hesabsız, kitabsız bırakmayarak “İmâm-ı Mübîn”de yazar. Ona göre muhaseben olacaktır.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Her bir masnûda, her bir zerrede görünen tasarruf-u mutlak, kudret-i muhîta ve hikmet-i basîrenin delâlet ve şehâdetleriyle sâbittir ki, bütün eşyânın Sânii, vâhiddir, şeriki yoktur. Ne kudretinde inkısam var, ne iktidar ve ihtiyarında tecezzi vardır. Binâenaleyh, Sâni ancak Vâcibü’l-Vücûd olacaktır ki, kaderin mîzaniyle yürüyen kudretine bir nihâyet yoktur.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Sinek, örümcek, pire gibi küçük hayvanlar, fil, camus, deve gibi büyük hayvanlardan daha zeki, hilkatçe daha güzel, san’atça daha tam oldukları halde, bunların ömrü kısa onlarınki uzun, bunların zâhiren menfaatleri yok, onlarınki var. İşte bu hal, hilkat-i eşyada Sâniin külfeti olmadığına ve her şeyin vücûda gelmesi ancak “Kün” emriyle olduğuna bâhir bir bürhandır.

İ’lem Eyyühel-Aziz!

Evet Allah ilmi, irâdesi, kudreti ve sâir sıfâtiyle muhittir. Dâire-i ihâtasından hariç bir şey yoktur. Fakat insan cüz’î ve kısa zihniyle Allah’ın azametine ve şemsin etrafında seyyaratı tedvir ettiğine bakarken, meselâ arı gibi, küçük hayvanlar ile iştigal etmesini uzak görüyor.

Səs yoxdur