Muhakemat | Birinci Makale | 50
(4-66)

Eğer bizim bu mes’elede olan i’tikâdımızı anlamak istersen; bil ki ben “Kaf”ın vücûduna cezmederim; fakat keyfiyeti ise, havale ederim. Eğer bir hadîs-i sahih ve mütevatir, keyfiyetin beyânında sâbit olursa îman ederim ki; murad-ı Nebi sâdık ve doğru ve haktır. Fakat murad-ı Nebevî üzerine... Yoksa nâsın mütehayyelleri üzerine değildir. Zîra ba’zan fehmolunan şey, muradın gayrısıdır. Bu mes’elede ma’lûmumuz budur:

Kaf Dağı, ekser şarkı ihâta eden ve eski zamanda bedevi ve medenîlerin aralarında fâsıl olan ve a’zam-ı cibal-i dünya olan Çamular’ının annesi olan Himalaya silsilesidir. Bu silsilenin ırkından cibal-i dünyanın ekserisi teşa’ub eyledikleri denilir. Bu hal öyle gösteriyor ki: “Kaf”ın dünyaya meşhur olan ihâtanın fikir ve hayali bu asl-ı teşa’ubdan neş’et etmiş olmak gerektir.

Ve sâniyen: Âlem-i şehâdete sûretiyle ve âlem-i gayba ma’nasıyla müşabih ve ikisinin mabeyninde bir berzah olan âlem-i misâl o muammayı halleder. Kim isterse keşf-i sâdık penceresiyle veya rü’yayı sâdık menfeziyle veya şeffaf şeyler dûrbîniyle ve hiç olmazsa hayalin vera’-i perdesiyle o âleme bir derece seyirci olabilir. Bu âlem-i misâlin vücûduna ve onda maanînin tecessüm etmelerine pek çok delâil vardır. Binâenaleyh bu kürede olan “Kaf”, o âlemde zülacâib olan “Kaf”ın çekirdeği olabilir. Hem de Sâni’in mülkü geniştir. Bu sefil küreye münhasır değildir. Feza ise gâyet vâsi’, Allah’ın dünyası gâyet azîm olduğundan zülacâib olan “Kaf”ı istiab edebilir. Fakat eyyâm-ı İlâhîye ile beşyüz sene bizim küreden uzak olmakla beraber mevc-i mekfuf olan semaya temas etmek, imkân-ı aklîden hariç değildir. Zîra “Kaf” sema gibi şeffaf ve gayr-ı mer’î olmak caizdir.

Ve râbian: Neden caiz olmasın ki “Kaf”, dâire-i ufuktan tecelli eden silsile-i a’zamdan ibaret ola... Nasıl ufkun ismi de “Kaf”a me’haz olabilir. Zîra devair-i mütedâhile gibi nereye bakılırsa, silsilelerden bir dâire görülür. Gide gide nazar kalır, hayale teslim eder. En nihayet hayal ise selasil-i cibalden bir dâire-i muhiti tahayyül eder ki, semanın etrafına temas ediyor. Küreviyet sırrıyla, beş yüz sene de uzak olursa yine muttasıl görünür.

Səs yoxdur