Muhakemat | Üçüncü Makale | 91
(90-137)

Ve görülen şeyi göstermek, zâhirin hafasına veya muhatabın gabavetine işâret ve techil olduğundan, akidenin yalnız üçdört unsurunu beyân edeceğim. Diğer hakâikini fuhûlü ulemânın kitablarına havale ederim. Zîra bana hacet bırakmamışlar.

Mukaddeme

Ehl-i dikkatin ma’lûmudur ki: Makasıd-ı Kur’âniyenin fezlekesi dörttür: Sâni-i Vâhid’in isbatı ve nübüvvet ve haşr-i cismanî ve adldir.

Birinci Maksad: Delâil-i Sâni’ beyânındadır. Bir bürhanı da Muhammed’dir (Aleyhisselâm). Sâni’in vücûd ve vahdeti, isbata ihtiyaçtan müstağnidir. Lâsiyyema Müslümanlara karşı çok derece eclâ ve azhardır. Binâenaleyh hitabımı ecanibe, bahusus Japonya’ya tevcih eyledim. Zîra onlar eskide ba’zı sualler etmiştiler, ben de cevab vermiştim. Şimdi ihtisar ile yalnız biriki suallerine müteallik o cevabın bir parçasını söyleyeceğim. Onlardan bir sual:

Yâni: Vücûd-u Sâni’e delil-i vâzıh nedir?

İşâret: Gayr-ı mütenahî olan marifetullah, böyle mahdud olan kelâma sığışmaz. Binâenaleyh kelâmımdaki iğlakın mazur tutulması mercûdur.

Tenbih: Bervech-i âti kelâmdan maksad: Muhakeme ve müvazenenin tarîkını göstermektir. Tâ ki, mecmuunda hakîkat tecelli etsin. Yoksa zihnin cüz’iyeti sebebiyle o mecmuun herbir cüz’ünde neticenin tamamını taharri etmek, kuvve-i vâhimenin tasallut ve tereddüdüyle hakîkatı evham içinde setretmektir.

Səs yoxdur