Muhakemat | Üçüncü Makale | 92
(90-137)
Mukaddeme

Hakîkatın keşfine mâni olan arzuyu hilaf ve iltizam-ı muhalif ve tarafdar-ı nefis cihetiyle asılsız evhamını bir asla irca’ etmekle kendini mazur göstermek ve müşterinin nazarı gibi yalnız meayibi görmek ve çocuk tabiatı gibi bahâne ile mahâne tutmak gibi emirlerden nefsini tecrid ile şartıma müraat edebilirsen huzur-u kalb ile dinle:

Birinci Maksad

Cemi’ zerrat-ı kâinat, birer birer zât ve sıfât ve sâir vücuh ile gayr-ı mahdude olan imkânat mabeyninde mütereddid iken, bir ciheti ta’kib, hayretbahşa mesalihi intac etmekle Sâni’in vücub-u vücûduna şehâdetle avalim-i gaybiyenin enmuzeci olan latîfe-i Rabbânîyeden i’lân-ı Sâni’ eden i’tikâdın misbahını ışıklandırıyorlar. Evet herbir zerre kendi başıyla Sânii i’lân ettiği gibi, tesavir-i mütedâhileye benzeyen mürekkebat-ı müteşabike-i mütesaide-i kâinatın herbir makam ve herbir nisbetinde herbir zerre müvazene-i cereyan-ı umûmîyi muhafaza ve her nisbette ayrı ayrı mesalihi intac ettiklerinden Sâni’in kasd ve hikmetini izhâr ve kıraet ettikleri için Sâni’in delâili, zerrattan kat kat ziyâdedir.

Eğer desen: Neden herkes aklıyla görmüyor?

Elcevab: Kemâl-i zuhurundan... Evet şiddet-i zuhurdan görünmemek derecesine gelenler vardır. Cirm-i şems gibi.

Yâni: Eb’ad-ı vasia-i âlemin sahifesinde Nakkaş-ı Ezelî’nin yazdığı silsile-i hâdisatın satırlarına hikmet nazarıyla bak ve fikr-i hakîkatla sarıl. Tâ ki mele-i a’lâdan gelen selasil-i resail seni a’lâyı illiyyîn-i yakîne çıkarsın.

İşâret: Kalbinde nokta-i istimdâd, nokta-i istinâd ile vicdan-ı beşer Sâni’i unutmamaktadır.

Səs yoxdur